Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HAVE AT HEART : English Turkish

kalben dilemek, saygı duymak; merak etmek,
e ilgi duymak

HAVE AT ONE'S FINGERTIPS : English Turkish

çok iyi bilmek,
de bilgili olmak, anında el altında olmak

HAVE AT THE TIPS OF ONE'S FINGERS : English Turkish

el atında olmak, yakınında olmak, gerektiğinde hazır olmak

HAVE BATS IN ONE'S BELFRY : English Turkish

aklından zoru olmak, çıldırmış olmak, deli olmak, çılgın olmak

HAVE BATS IN THE BELFRY : English Turkish

aklından zoru olmak, kafayı üşütmek, kafayı yemek

HAVE BOTH FEET ON THE GROUND : English Turkish

v. aklı başında olmak, akıllı ve gerçekçi olmak, pratik olmak

HAVE BREAKFAST : English Turkish

kahvaltı etmek

HAVE COGNIZANCE OF : English Turkish

v. haberdar olmak, farkında olmak, bilmek

HAVE COLD FEET : English Turkish

çekinmek, korkmak

HAVE COLORED : English Turkish

v. boyatmak

HAVE COME A FULL CIRCLE : English Turkish

dönüp dolanıp aynı yere gelmek, tam bir dönüş yapmak, çaba veya girişimi tamamlamak

HAVE COMPANY : English Turkish

v. ziyaretçisi olmak

HAVE COMPASSION : English Turkish

v. acımak

HAVE COMPASSION ON : English Turkish

şevkat duymak, merhamet duymak, acımak

HAVE CONFIDENCE IN : English Turkish

v. güvenmek

HAVE CONNECTION WITH : English Turkish

iriyle bağlantısı olmak, biriyle temasta olmak, biriyle yakınlık içinde olmak, biriyle ilişkide olmak

HAVE CONTROL OF : English Turkish

kontrolü altında olmak, sorumluluğunda olmak, hakimiyetinde olmak,
den sorumlu olmak, idare etmek, hükmetmek, yönetmek

HAVE CONTROL OVER : English Turkish

etkisi olmak, egemen olmak

HAVE CURLED : English Turkish

v. kıvırcık yaptırmak

HAVE DESIGNS AGAINST : English Turkish

v. gözü olmak, zarar vermeye niyetli olmak

HAVE DESIGNS ON : English Turkish

v. gözü olmak, zarar vermeye niyetli olmak

HAVE DESIGNS ON SOMEONE : English Turkish

irinde gözü olmak, biriyle cinsel ilişki yaşamayı arzulamak (örn:, "Tom’dan, eşinde gözü olabileceğinden şüphe duyuyor.” )

HAVE DEVIL : English Turkish

v. atılgan ve cesur olmak

HAVE DINNER : English Turkish

akşam yemeği yemek, yemek yemek

HAVE DONE : English Turkish

kes, sus