Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HEADSAIL : English Turkish

n. ön yelken, direğe bağlı yelken (Denizcilik)

HEADSET : English Turkish

n. kulaklık

HEADSHIP : English Turkish

n. başkanlık, müdürlük

HEADSHOT : English Turkish

n. insan kafası resmi, kafa resmi; insan veya hayvanın kafasına doğru yöneltilen silah atışı; kafayla futbol topuna vurarak fileye göndermeye çalışma, kafayla topa vurarak skor yapmayı deneme

HEADSHRINKER : English Turkish

n. psikiyatrist

HEADSMAN : English Turkish

n. şef, ustabaşı, yönetici, kumandan, lider

HEADSPRING : English Turkish

n. kaynak

HEADSQUARE : English Turkish

n. boyun atkısı(İngiltere İngilizcesi) başa veya boyna takılan bayan şalı

HEADSTALL : English Turkish

n. dizgin, yular

HEADSTAND : English Turkish

n. başaşağı durma

HEADSTAY : English Turkish

n. (gemide) pruva ana istralyası, baş istralya, gemi direğinin ön halatı

HEADSTONE : English Turkish

n. temel taşı, mezar taşı, köşe taşı

HEADSTRONG : English Turkish

adj. dik kafalı, inatçı, dediğim dedik, burnunun dikine giden

HEADSWOMAN : English Turkish

n. ebe, doğuma yardımcı olan kadın

HEADWAITER : English Turkish

n. şef garson

HEADWATERS : English Turkish

n. ırmak kolları, ırmağı besleyen kollar

HEADWAY : English Turkish

n. ilerleme, yol alma, yolculuk, sefer, gelişme, kemer yüksekliği, tavan yüksekliği, ana galeri

HEADWIND : English Turkish

n. pruva rüzgârı, karşıdan esen rüzgâr

HEADWORD : English Turkish

n. madde başı sözcük

HEADWORK : English Turkish

n. kafa işi

HEADWORKER : English Turkish

n. kafa işçisi, fikir adamı, ustabaşı, kalfa

HEADY : English Turkish

adj. inatçı, dik kafalı, sert, kuvvetli, kafa yapan, çarpan, düşüncesiz, atak, kurnaz, açıkgöz, uyanık

HEAL : English Turkish

v. iyileştirmek, düzeltmek, tatlıya bağlamak, iyileşmek

HEAL A RIFT : English Turkish

ara bozukluğunu düzeltmek, bir ilişkide anlaşmazlığı düzetmek

HEAL OVER : English Turkish

iyileşmek, kabuk bağlamak