English Turkish
HEALTH RESORT : English Turkish
kaplıca, dinlenme yeri, ılıca
HEALTH TAX : English Turkish
sağlık hizmeti kesintisi, sağlık vergisi, sağlık hizmeti sunmak için maaştan kesilen miktar
HEALTH VISITOR : English Turkish
n. eve gelen sağlık görevlisi, hemşire
HEALTH WORKER : English Turkish
sağlık işçisi, kamu sağlık kurumu tarafından istihdam edilen kişi
HEALTHCARE : English Turkish
n. sağlık hizmeti, iyi bir sağlığın bakımı veya geri getirilmesi ile ilgilenen profesyonel alan; iyi bir sağlığa bakım yapmak veya geri getirmek için kullanılan yöntem ve prosedürler
HEALTHFUL : English Turkish
adj. sağlıklı, sağlığa yararlı, yararlı
HEALTHFULLY : English Turkish
adv. sağlıklı bir şekilde, sağlığa yararlı bir şekilde
HEALTHFULNESS : English Turkish
n. şifalılık, sağlıklı olma durumu (zihinsel veya fiziksel)
HEALTHILY : English Turkish
adv. sağlıklı bir şekilde, sıhhatli bir şekilde
HEALTHINESS : English Turkish
n. sağlıklılık, sağlıklı olma durumu
HEALTHY : English Turkish
adj. sağlıklı, sağlığa yarar, sağlığa yararlı, kuvvetli, yararlı, sağlam, büyük, önemli, demir gibi
HEAP : English Turkish
n. yığın, küme, öbek, bir sürü, bir yığın, döküntü, hurda yığını
HEAP : English Turkish
v. tepeleme doldurmak, ağzına kabar doldurmak, yüklemek
HEAP CLOUDS : English Turkish
küme bulutlar, sütun şeklinde düşük kabarık bulutlar
HEAP COALS OF FIRE ON ONE'S HEAD : English Turkish
kötülüğe iyilikle karşılık vermek
HEAP COALS OF FIRE ON SOMEONE'S HEAD : English Turkish
v. kötülük yapana iyilikle cevap vererek suçluluk duymasını sağlamak, düşmanın kendini suçlu hissetmesini ve yaptıklarından pişmanlık duymasını sağlayarak kötülüğü iyilikle ödemek
HEAP INSULTS ON : English Turkish
hakaret yağdırma, alay etme, rencide etme, suistimal etme, aşağılama, iftira etme, küfretme
HEAP OF MONEY : English Turkish
para yığını, büyük miktarda para, çok para
HEAP OF TRASH : English Turkish
çöp yığını, bir sürü çöp veya atık
HEAP TOGETHER : English Turkish
v. kümelemek, kümelenmek
HEAP UP : English Turkish
yığmak, kümelemek, toplamak, yağdırmak, kümelenmek
HEAPED PRAISES ON : English Turkish
övgüler yağdırdı, övdü, iltifat etti, hakkında iyi şeyler söyledi
HEAPER : English Turkish
n. biriktiren kişi, yığma yapan kişi; yığan kimse
HEAPS AND HEAPS : English Turkish
yığın üstüne yığın, yığın yığın, yığınlar, kümeler, büyük miktarda
HEAPS BETTER : English Turkish
adv. çok daha iyi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani