English Turkish
HENBANE : English Turkish
n. banotu
HENBIT : English Turkish
n. ballıbaba, yuvarlak yaprakları ve küçük beyaz veya mor çiçekleri olan nane familyasından bir bitki
HENCE : English Turkish
adv. buradan, bundan, bundan dolayı, bunun için, bunun sonucu olarak, şu andan itibaren
HENCE WITH IT : English Turkish
interj. defol
HENCEFORTH : English Turkish
adv. bundan sonra, bundan böyle
HENCEFORWARD : English Turkish
adv. bundan sonra, bundan böyle
HENCEFORWARDS : English Turkish
adv. bundan sonra, bundan böyle
HENCHMAN : English Turkish
n. çıkarcı tip, çıkarcı yandaş, sağ kol, uşak, yardımcı, sadık yardımcı
HENCOOP : English Turkish
n. tavuk kümesi, kümes
HENDECAGON : English Turkish
n. onbirgen, on bir kenarlı çokgen, on bir kenarı ve on bir açısı bulunan şekil
HENDECASYLLABLE : English Turkish
n. on birli, 11 heceden oluşan kelime, on bir heceden oluşan satır
HENDERSON : English Turkish
n. Henderson, soyadı
HENDIADYS : English Turkish
n. karışık bir konsepti ifade etmek için bir bağlaçla bağlanmış iki kelime kullanan deyim
HENDRIX : English Turkish
n. Hendrix, soyadı; Jimi Hendrix (
1970), şarap ve uyku ilacı aldıktan sonra sufokasyon nedeniyle Londra'da (İngiltere) hayatını kaybeden ABD'li blues ve rock music gitaristi
HENEQUEN : English Turkish
n. heneguen, tropikal bir Amerikan bitkisi, güçlü lifler üreten kılıca benzer büyük ve kalın elyaflı yaprakları olan sabırotu familyasından tropikal bir Amerikan bitkisi; bu ağacın yapraklarından elde edilen kırmızımsı lif; sisal
HENGE : English Turkish
n. taş yapıt, Neolitik ve Bronz Çağı'nda inşa edilmiş ve dikilmiş taşlar veya ahşap direklerle çevrili set veya hendek içine alınmış tarihöncesi yapıt
HENHOUSE : English Turkish
n. kümes, tavuk kümesi, tavuk evi, içinde tavuk barındırılan yapı, tavuk barakası
HENLE : English Turkish
n. Henle, soyadı; Friedrich Gustav Jacob Henle (
1885), böbreklerde U-biçimli kıvrımı bulan Alman patolog (Henle kıvrımı diye adlandırılan)
HENLEY : English Turkish
n. Henley, soyadı; William Ernest Henley (
1903), İngiliz şair, editör ve eleştirmen; Montana'da kasaba (ABD); orta güney Londra'da bulunan bir ilçe; Yeni Zelanda’da bir kasaba
HENNA : English Turkish
n. kına
HENNAED : English Turkish
adj. kınalı, kına yakılmış
HENNERY : English Turkish
n. kümes, tavuk kümesi, tavuk evi, içinde tavuk barındırılan yapı, tavuk barakası
HENNIN : English Turkish
n. konik veya kalp şeklinde olan ve üst kısmında bir peçe bulunan şapka (15'inci yüzyılda kadınlar tarafından giyilirdi)
HENOTHEISM : English Turkish
n. henoteizm, bir tanrılar grubu içinde üstün bir tanrıya tapınma (sadece tek tanıya inanmanın tersin); üstün güçleri tek tanrıya bağlama (gerektiğinde bir tanrılar grubu içinde başka bir tanrı ile değiştirilebilecek şekilde)
HENPECK : English Turkish
v. dır dır etmek, başının etini yemek, vır vır etmek (kadının kocasına yapması)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani