Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HEMOSIDERIN : English Turkish

n. hemosiderin, demir içeren ve vücut dokularında rastlanan protein (özellikle de belli hastalıklardan kaynaklı olarak)

HEMOSIDEROSIS : English Turkish

n. hemosideroz, hemosiderozis, vücut dokularında demir birikmesi ile oluşan durum (özellikle de karaciğerde)

HEMOSIDEROTIC : English Turkish

adj. hemosiderotik, hemosiderozis (vücut dokularında demir birikmesi rahatsızlığı) ile ilgili (özellikle de karaciğerde)

HEMOSTASIS : English Turkish

n. hemostasis, hemostaz, kanamanın durması, kan birikimi, kanamanın dinmesi

HEMOSTAT : English Turkish

n. hemostat, kan durdurucu, kanamayı durdurmak için kullanılan alet; kanamayı geciktiren madde

HEMOSTATIC : English Turkish

adj. hemostatik, stiptik, kan durdurucu, kanama kesici, kan akışını durdurabilen (haemostatic olarak da yazılır)

HEMOTHERAPEUTICS : English Turkish

n. (Tıp) hemoterapi, bir hastalığın kan ürünleri veya kan kullanılarak tedavi edilmesi, plazma kan nakli ile yapılan terapi

HEMOTHERAPY : English Turkish

n. (Tıp) hemoterapi, bir hastalığın kan ürünleri veya kan kullanılarak tedavi edilmesi, plazma kan nakli ile yapılan terapi

HEMOTHORAX : English Turkish

n. hemotoraks, göğüs boşluğundaki kan (Tıp)

HEMOTOXIN : English Turkish

n. hemotoksin, kan hücrelerini yıkan toksin

HEMOTROPHE : English Turkish

n. hemotrof, maternal kan dolaşımı ve plasentadan bir embriyoya sağlanan besleyiciler

HEMP : English Turkish

n. kenevir, kendir, haşhaş, esrar, marihuana

HEMP FIBERS : English Turkish

kenevir lifleri, kenevir bitkisinden elde edilen lifler (çok güçlü halatlar yapmak için kullanılır)

HEMPEN : English Turkish

adj. kendir gibi, kendirden yapılmış, kendir

HEMSTITCH : English Turkish

n. kenar süsü, bir nakış dikişi türü

HEMSTITCH : English Turkish

v. kenar süsü vermek, kenar dikişi ile dikmek

HEN : English Turkish

n. tavuk, dişi, dişi kuş, geveze kadın, kadın

HEN COOP : English Turkish

tavuk kafesi, kümse hayvanlarının konulduğu kafes veya kümes

HEN HARRIER : English Turkish

n. gök doğan

HEN HATCHERY : English Turkish

tavuk kuluçkahanesi, tavukların civcivler yumurtalar çıkana kadar yumurtaları üzerine oturduğu yer, tavuk üretme çiftliği

HEN HAWK : English Turkish

n. bir tür şahin

HEN HEARTED : English Turkish

korkak, ödlek, tavşan yürekli

HEN PARTY : English Turkish

kadınlar toplantısı

HENA : English Turkish

n. bir bitki türü; bu bitkiden yapılan kırmızımsı turuncu boya veya kozmetik, kına; gelin ve damadın onurlandırıldığı evlilik öncesi geleneksel bir Ortadoğu töreni, kına gecesi, kına töreni

HENA CEREMONY : English Turkish

kına töreni, kına gecesi, sağlık ve verimlilik sembolü olarak gelinin ellerine kına yakılan ve gelin ve damadın onurlandırıldığı evlilik öncesi geleneksel bir Doğu ve Ortadoğu kültürü töreni, kına gecesi, kına töreni