Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HOLD A MEETING : English Turkish

toplantı yapmak, konferans gerçekleştirmek

HOLD A PISTOL TO SMB.'S HEAD : English Turkish

v. kafasına silahı dayamak, silâh zoruyla yaptırmak, tehditle yaptırmak

HOLD A RECEPTION : English Turkish

esepsiyon vermek, resepsiyon düzenlemek

HOLD A WOLF BY ITS EARS : English Turkish

tam üstüne basmak, doğru konuya gelmek, tam olarak asıl meseleye gelmek

HOLD ALL THE ACES : English Turkish

tüm asları elinde tutmak, tüm kozları elinde bulundurmak, en iyi oyun kartlarını alinde tutmak; tüm avantajlara sahip olmak

HOLD AT BAY : English Turkish

uzak tutmak, yaklaştırmamak

HOLD BACK : English Turkish

tutmak, zaptetmek, durdurmak, saklamak, söylememek, çekinmek, tedbirli olmak, kendini tutmak

HOLD BY : English Turkish

aynı fikirde olmak, desteklemek, katılmak, taraftarı olmak

HOLD CHEAP : English Turkish

önem vermemek

HOLD CULPABLE : English Turkish

suçlamak, suçlu tutmak, sorumlu tutmak, kabahatli görmek

HOLD DEAR : English Turkish

düşkün olmak, değer vermek, meraklısı olmak

HOLD DOWN : English Turkish

astırmak, baskılamak, ezmek, zaptetmek, yürütmek, elinde tutmak

HOLD DOWN THE FORT : English Turkish

yetkili kişi gelene kadar devam ettirmek, işi yürütmek, yerine bakmak

HOLD EARLY ELECTIONS : English Turkish

erken seçim yapmak, erken seçim düzenlemek, erken seçime gitmek, daha önceden belirlenmiş olan zamandan daha erken bir vakitte siyasi seçimleri gerçekleştirmek

HOLD ELECTIONS : English Turkish

seçim yapmak, seçim düzenlemek, seçime gitmek, yeni siyasi liderleri seçmek için sandık başına gitmek

HOLD FIRE! : English Turkish

ateşkes!, ateşi durdur! (silah ateşlenmesinin durdurulması için verilen emir)

HOLD FIRM : English Turkish

sıkı durmak, sağlam durmak, hareket etmemek, kımıldamamak

HOLD FORTH : English Turkish

ileri sürmek, teklif etmek, sunmak, nutuk çekmek, söylev vermek, yüksekten atmak

HOLD GOOD : English Turkish

geçerli olmak, yürürlükte olmak

HOLD GROUND : English Turkish

durumunu korumak, dayanmak, mukavemet etmek, karşı koymak

HOLD HOSTAGE : English Turkish

n. rehine almak, rehin tutmak

HOLD IN : English Turkish

tutmak, zaptetmek, sınırlamak, kendini tutmak

HOLD IN ABOMINATION : English Turkish

v. iğrenmek, nefret etmek, beğenmemek, hor görmek

HOLD IN CHECK : English Turkish

kontrol altında tutmak, sınırlamak, alıkoymak, tutmak

HOLD IN CONTEMPT : English Turkish

kötülemek, hor görmek, aşağılamak, küçümsemek; mahkeme düzenine uymayı reddederek veya mahkeme sürecini aksatarak bir mahkemenin işleyicini kasten engellemekten suçlu bulunmak