English Turkish
INTERDICTOR : English Turkish
n. yasaklayan kimse, kısıtlayan kimse, men eden kime, önleyen; belli dinî ayrıcalıkları ortadan kaldıran kimse (Katoliklik)
INTERDICTORY : English Turkish
adj. yasaklayıcı, kısıtlayıcı, men edici, önleyici, engelleyici
INTERDIGITATE : English Turkish
v. birbirine bağlamak, birbirine iliştirmek, birbirine kilitlemek, kenetlemek, birbirine geçirmek (birbirini kavramış iki elin parmakları gibi)
INTERDIGITATED : English Turkish
adj. birbirine bağlanmış, birbirine iliştirilmiş, birbirine kilitlenmiş, kenetlenmiş, birbirine geçirilmiş (birbirini kavramış iki elin parmakları gibi)
INTERDIGITATION : English Turkish
n. birbirine bağlama, birbirine iliştirme, birbirine kilitleme, kenetleme, birbirine geçirme (birbirini kavramış iki elin parmakları gibi)
INTERDISCIPLINARY : English Turkish
adj. disiplinler arası, bilimler arası, farklı öğrenme dallarıyla ilgilenen veya bunları bir araya getiren
INTERDISTRICT : English Turkish
adj. bölgeler arası, bölgeler arasında
INTERESSE : English Turkish
n. ilgi, alaka
INTEREST : English Turkish
n. ilgi, merak, önem, faiz, alâka, ilgi çeken şey, pay, hisse, çıkar, etki, nüfuz, görüş, ilgi grubu
INTEREST : English Turkish
v. ilgisini çekmek, dikkatini çekmek, ilgilendirmek, ortak olmak, istek uyandırmak, ikna etmek
INTEREST AND INDEXATION DIFFERENTIALS : English Turkish
faiz ve endeksleme farklılıkları, borsadaki veya değişim değerindeki değişme oranından kaynaklı faiz tutarının güncellenmesi
INTEREST AND LINKAGE DIFFERENTIALS : English Turkish
faiz ve bağlantı farklılıkları, borsadaki veya değişim değerindeki değişme oranından kaynaklı faiz tutarının güncellenmesi
INTEREST BALANCING : English Turkish
ilgi dengelemesi, alaka dengelemesi, çeşitli istekler arasında bir denge bulunması, çatışan ilgiler arasında bir denge yaratılması
INTEREST PAYABLE : English Turkish
ödenebilir faiz, ödenecek faiz, bir şirketin ödemesi gereken toplam faiz (Muhasebe)
INTEREST PAYMENT : English Turkish
faiz ödemesi, borç alınan para için yapılan faiz ödemesi
INTEREST RATE : English Turkish
faiz oranı [fin.]
INTEREST RATE MAXIMUM : English Turkish
en yüksek faiz oranı, maksimum faiz oranı, mümkün olan en yüksek faiz oranı
INTEREST RECEIVABLE : English Turkish
alınabilir faiz, bir şirketin alacağı toplam faiz oranı (Muhasebe)
INTEREST TABLE : English Turkish
faiz cetveli, faiz tablosu, kredilere uygulana faiz oranlarını gösteren çizelge
INTERESTED : English Turkish
adj. ilgili, meraklı, pay sahibi olan, ortağı, çıkarcı, taraflı
INTERESTED PARTY : English Turkish
ilgili taraf, müdahil grup veya kimse; çok büyük ilgi veya kaygı gösteren kimse
INTERESTEDLY : English Turkish
adv. merakla, ilgiyle
INTERESTING : English Turkish
adj. ilginç, ilgi çekici, enteresan
INTERESTING ANALOGY : English Turkish
ilginç benzeşim, ilginç mukayese
INTERESTING PEEK INTO : English Turkish
-a ilginç bakış (bir şeye)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani