Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ANUS : English Turkish

n. anüs, makat

ANVIL : English Turkish

n. örs

ANWAR : English Turkish

n. Arapça bir ad

ANWAR AL-SADAT : English Turkish

n. (
1981) Mısırlı devlet adamı, Mısır Başbakanı (
1981), İsrail ile Mısır arasında 1978’de imzalanan Barış Anlaşması’ndan dolayı İsrail Başbakanı Menachem Begin ile Nobel Barış Ödülü’nün ortak sahibi

ANWAR IBRAHIM : English Turkish

Enver İbrahim; Malezya Başbakan Yardımcısı (Başbakanın emriyle yakalandı ve genel ahlaka karşı suçlarla yargılandı)

ANXIETY : English Turkish

n. endişe, kaygı, merak, sıkıntı, bunaltı, vesvese; heves, can atma

ANXIETY ATTACK : English Turkish

endişe nöbeti, korku nöbeti, dehşet nöbeti

ANXIETY DISORDER : English Turkish

n. anksiyete bozukluğu, değişik nedenlerden dolayı devamlı endişe ve aşırı kaygı, kalp çırpıntısı ve stres hissi gibi fiziksel semptomlar ile tanımlanan davranış veya kronik durum

ANXIOLYTIC : English Turkish

adj. kaygı gideren, kaygıyı hafifleten, endişe hislerini bastırmak, kaygıyı azaltan (Tıp)

ANXIOUS : English Turkish

adj. endişeli, kaygılı, huzursuz; istekli, hevesli, can atan

ANXIOUS SUSPENSE : English Turkish

n. endişeli bekleyiş, merakta kalma

ANXIOUS TO : English Turkish

arzu ederek, hasretle beklemek, şiddetli arzu

ANXIOUSLY : English Turkish

adv. endişeyle, korku ile, kaygılı olarak; can atarak, hevesli bir şekilde

ANXIOUSNESS : English Turkish

n. endişe, kaygı, anlayış, üzüntü; şiddetli arzu, sabırsızlık

ANY : English Turkish

adj. hiç, hiçbir; biraz, daha, her, herhangi

ANY : English Turkish

adv. hiç, daha, biraz

ANY : English Turkish

pron. her ne, herhangi biri, biri

ANY AT ALL : English Turkish

öyle ya da böyle, her şekilde, herhangi bir şey

ANY DAY NOW : English Turkish

önümüzdeki birkaç gün içinde, yakın bir zamanda, çok yakında

ANY EXTRA FEE : English Turkish

ekstra ücret var mı

ANY LONGER : English Turkish

any more time, anymore, for more time (e.g., "I can't wait any longer, I must go to work")

ANY MORE : English Turkish

daha, daha fazla, artık

ANY OLD THING : English Turkish

ne olursa olsun

ANY OLD TIME : English Turkish

n. ne zaman olursa olsun, her zaman

ANY OLD WAY : English Turkish

herhangi bir şekilde, belli bir biçimde değil; düşüncesizce