English Turkish
APPRO : English Turkish
n. beğenme, onaylama
APPROACH : English Turkish
n. yaklaşma, yanaşma, yaklaşım, benzerlik, ilk adım, teşebbüs, girişim, başlangıç, yol
APPROACH : English Turkish
v. yaklaşmak, yanaşmak; benzemek, andırmak; ulaşmak, varmak, ele almak, koyulmak; girişmek, başvurmak, görüşmek, temasta bulunmak
APPROACH A TASK : English Turkish
v. işe girişmek, işe koyulmak
APPROACH THE CITY : English Turkish
v. şehre yaklaşmak
APPROACH THE END : English Turkish
v. sona yaklaşmak
APPROACHABILITY : English Turkish
n. kolaylıkla ulaşılabilir olma, arkadaşlık, sempatiklik; ulaşılabilirlik
APPROACHABLE : English Turkish
adj. yaklaşılabilir, ulaşılabilir, cana yakın
APPROACHER : English Turkish
n. yaklaşan kimse,
e doğru ilerleyen kimse, sokulan kimse
APPROACHING : English Turkish
adj. yaklaşan, yakında olacak olan
APPROBATE : English Turkish
v. onaylamak, resmi olarak kabul etmek
APPROBATION : English Turkish
n. resmi izin, onay, onama, takdir, övgü
APPROBATIVE : English Turkish
adj. oyan gören, uygun gören, olumlu
APPROBATORY : English Turkish
adj. onay gören, övgü dolu, öven, övgü ifade eden, metheden
APPROPRIABLE : English Turkish
adj. istimlak edilebilir, atfedilebilir
APPROPRIATE : English Turkish
v. kendine mâletmek, iç etmek, özelleştirmek, üstüne oturmak, el koymak; ayırmak
APPROPRIATE : English Turkish
adj. uygun, yerinde, yakışık alır, has, özgü, biçilmiş kaftan
APPROPRIATE ANSWER : English Turkish
uygun cevap, uygun yanıt, duruma uygun olan cevap
APPROPRIATE CAUSE : English Turkish
uygun sebep, aynı suç için temdit edilmiş davaya izin vermeme (Hukuk)
APPROPRIATE FUNDS : English Turkish
ödenek ayırmak, kaynak ayırmak, fon tahsis etmek
APPROPRIATE TECHNOLOGY : English Turkish
uygun teknoloji, kişi veya topluma memnuniyetle tahsis edilen teknoloji
APPROPRIATE TO THE CIRCUMSTANCES : English Turkish
koşullara uygun, duruma uygun, şartlara uyan
APPROPRIATELY : English Turkish
adv. uygun olarak
APPROPRIATENESS : English Turkish
n. uygunluk, yerindelik, uygun olma, alâka, münasiplik
APPROPRIATION : English Turkish
n. kendine mâletme, benimseme, üstüne oturma, el koyma, iç etme; ayırma; ödenek, tahsisat
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani