Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IT IS STRANGE THAT : English Turkish

-olması tuhaf,
olması şaşırtıcı

IT IS TEN MINUTES PAST ONE : English Turkish

iri on geçiyor

IT IS TO BE REGRETTED THAT : English Turkish

yazık ki
,
olması çok kötü,
olması ne kötü

IT IS TO HIS CREDIT THAT : English Turkish

- onun itibarına,
olması onun lehine,
için övgüye değer

IT IS TOTALLY : English Turkish

u tamamen, bu bütünüyle

IT IS TRUE THAT : English Turkish

-olduğu gerçek,
olması bir gerçek,
olduğu doğru,
olduğu kesin

IT IS UNTHINKABLE THAT : English Turkish

-olması düşünülemez,
olması hayal edilemez,
olması imkânsız

IT IS UNTRUE : English Turkish

-olduğu yalan,
olduğu doğru değil, bu sahte

IT IS UP TO YOU : English Turkish

u sana kalmış, sorumlu sensin, bu sana bağlı

IT IS VERY COLD IN HERE : English Turkish

urası çok soğuk

IT IS VERY HOT IN HERE : English Turkish

urası çok sıcak

IT IS VITAL : English Turkish

u hayati, bu çok nemli, bu kritik, elzemdir, bu gerekli

IT IS WHOLLY : English Turkish

u bütünüyle, bu tamamıyla
, bu baştan sona

IT IS WORTH SOMETHING LIKE : English Turkish

unun değeri tahminen
, bunun değeri yaklaşık olarak
, bunun değeri aşağı yukarı

IT IS WORTHWHILE : English Turkish

una değer, zahmetine değer, bu yararlı olur

IT IS YOUR THROW : English Turkish

top sende, sıra sene

IT ISN'T DONE : English Turkish

ayıptır, yakışık almaz

IT ISN'T WHAT IT LOOKS LIKE : English Turkish

u göründüğü gibi değil, göründüğü şekilde değil, bu sandığın gibi deği

IT LEADS NOWHERE : English Turkish

u hiçbir yere götürmez, bu manasız, bu iyi sonuçlar doğurmaz

IT LOOKS BAD : English Turkish

u kötü görünüyor, bu yıldırıcı görünüyor, bu ciddi görünüyor, gidişat iyi değil

IT LOOKS LIKE : English Turkish

gibi görünüyor, sanki, görünen o ki

IT LOOKS LIKE RAIN : English Turkish

yağmur yağacak gibi görünüyor, sanki yağmur yağacak

IT LOOKS TO ME : English Turkish

gördüğüm kadarıyla, bana öyle geliyor ki, bana öyle görünüyor ki

IT MAKES A GREAT DIFFERENCE : English Turkish

u büyük fark yaratıyor, bunun büyük etkisi var; bu çok önemli

IT MAKES A KNOCKING NOISE : English Turkish

u bir şeye çarpma sesi çıkartıyor