Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IT HURTS WHEN I CHEW : English Turkish

çiğnerken acıyor

IT IS A FAR CRY FROM : English Turkish

çok uzak, alâkası yok

IT IS A GOOD THING THAT : English Turkish

-olması iyi bir şey,
olması yararlı bir şey,
olması uğurlu bir şey

IT IS A PITY! : English Turkish

çok yazık! çok kötü! büyük talihsizlik!

IT IS A QUARTER PAST ONE : English Turkish

iri çeyrek geçiyor

IT IS A QUARTER TO ONE : English Turkish

ire çeyrek var

IT IS ADVISABLE : English Turkish

u makul, bu tavsiye edilebilir, bu önerilir

IT IS ADVISABLE THAT : English Turkish

-olması akla uygun,
yapılması tercih edilir,
yapmak zaman harcamaya değer

IT IS ALL FOR THE BEST : English Turkish

öylesi en iyi, bu en iyisi, sonuç olarak oldukça iyi

IT IS ALL ONE TO ME : English Turkish

enim için farketmez, benim için önemli değil, öyle veya böyle olması hakkında kesin bir düşüncem yok

IT IS ALL THE GOOD : English Turkish

hayırdır inşallah, hayırlısı

IT IS ALL THE SAME : English Turkish

farketmez, önemli değil, fark yaratmaz

IT IS ALL THE SAME TO ME : English Turkish

enim için farketmez, benim için önemli değil, öyle veya böyle olması hakkında kesin bir düşüncem yok

IT IS ALMOST TOO LATE : English Turkish

artık çok geç olabilir, kum kum saatinin içinden kayıyor

IT IS BELOW HIM TO DO THAT : English Turkish

unu yapmak onun itibarını zedeleyici bir şey, onun layık olmadığı bir davranış

IT IS BETTER : English Turkish

daha iyi, tercih edilir

IT IS CERTAIN THAT : English Turkish

-olduğu kesin, hiç kuşkusuz ki,
olduğu şüphesiz

IT IS COMMON KNOWLEDGE : English Turkish

u bilinen bir gerçek, bunu herkes biliyor, bilinen bir olgu, bu iyi bilinir, bu popüler bilgi

IT IS COMMON KNOWLEDGE THAT : English Turkish

-olduğu bilinen bir gerçek,
olduğunu herkes bilir,
olduğu iyi bilinir

IT IS COMPLETELY : English Turkish

u tamamen, bu bütünüyle

IT IS CUSTOMARY : English Turkish

u alışılmış, bu geleneksel, bu kabul edilmiş bir uygulama, bu yaygın, bu klasik

IT IS DIFFICULT TO FILL HIS SHOES : English Turkish

onun yerinde olmak zor, onun rolünü oynamak zor, onun rolünü ve görevlerini üstlenmek zor

IT IS EASY TO BE WISE AFTER THE EVENT : English Turkish

iş işten geçtikten sonra akıl vermek kolay, gelecekte ne olacağını hiçbir zaman bilemeyiz, hiçbir zaman sonucu önceden bilmiyoruz

IT IS EASY TO UNDERSTAND : English Turkish

anlaşılması kolay, anlaşılması zor değil, algılanması zor değil

IT IS ENTIRELY : English Turkish

u tamamen, bu bütünüyle