Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
KEEP IN THE BACKGROUND : English Turkish

geri plânda kalmak

KEEP IN TOUCH : English Turkish

görüşmek, iletişimi koparmamak

KEEP IN TOUCH WITH : English Turkish

ile iletişim içinde kalmak, ile ilişkiyi sürdürmek (bir kimse)

KEEP IN VIEW : English Turkish

göz önünde tutmak, göz önüne almak

KEEP IN WITH : English Turkish

v. iyi geçinmek, anlaşmak

KEEP INFORMED : English Turkish

v. haberdar etmek, bilgi vermek

KEEP IT CLEAN : English Turkish

interj. terbiyeli ol, ağzını topla

KEEP IT DARK : English Turkish

kimseye söyleme, gizli tut

KEEP IT IN PERSPECTIVE : English Turkish

geniş bir açıdan bakmak, sağlıklı bakış açısıyla bakmak

KEEP IT TO OURSELVES : English Turkish

aramamızda kalmak, sır saklamak, başkalarına belli etmemek

KEEP IT UNDER YOUR HAT : English Turkish

aramızda kalsın, kimseye söyleme

KEEP IT UP : English Turkish

devam et, dayan

KEEP KOSHER : English Turkish

Yahudi beslenme kanunlara göre yemek yemek

KEEP LATE HOURS : English Turkish

geç saate kadar kalmak, gece geç saate kadar çalışmak

KEEP ME INFORMED : English Turkish

eni haberdar et, güncel gelişmeleri ilet, bana muhakkak son haberleri ilet, herhangi yeni bir gelişme olunca beni bilgilendir

KEEP ME POSTED : English Turkish

v. beni haberdar et, haberleri bana gönder veya telefonla ilet (örn.: "Şimdi hastaneden ayrılıyorum fakat lütfen onun durumuyla ilgili beni haberdar et")

KEEP MUM : English Turkish

sessiz durmak, susmak

KEEP OFF : English Turkish

uzak tutmak, yaklaştırmamak, uzak durmak, yaklaşmamak, dokunmamak, yağmamak

KEEP OFF THE GRASS : English Turkish

çimlere basmayın

KEEP ON : English Turkish

çıkarmamak, çalıştırmaya devam etmek, devam etmek, sürdürmek

KEEP ON DOING : English Turkish

v. yapmaya devam etmek, yapıp durmak, durmadan yapmak

KEEP ON ONE'S TOES : English Turkish

tetikte olmak, tedbirli olmak, gözünü dört açmak, dikkatli olmak

KEEP ON SOMEONE : English Turkish

aklına getirmek, hatırlatmak; söylenip durmak

KEEP ON THE RIGHT SIDE OF : English Turkish

v. suyuna gitmek, kızdırmamak

KEEP ONE'S BALANCE : English Turkish

dengesini korumak