Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
KEPT HIS PROMISE : English Turkish

sözünü tuttu, sözünü yerine getirdi, yapacağını söylediği şeyi yaptı

KEPT HIS SECRET TO HIMSELF : English Turkish

sırrı kendine sakladı, sırrı kimseyle paylaşmadı

KEPT HIS SELF-RESPECT : English Turkish

haysiyetini korudu, özsaygı duygusunu korudu, kendine olan saygısını korudu

KEPT IT A SECRET : English Turkish

unu gizli tuttu, başkalarına söylemedi, açığa vurmadı

KEPT IT INSIDE : English Turkish

içine attı, başkalarının iç duygularını görmelerine izin vermedi

KEPT SILENT : English Turkish

sesini çıkarmadı, sessiz kaldı; söylemedi, açığa vurmadı (bilgi, sır, vs.)

KEPT SILENT ABOUT IT : English Turkish

unun hakkında sessiz kaldı, söylemedi, açığa vurmadı (bilgi, sır, vs.)

KEPT SMILING : English Turkish

gülümsemeye devam etti, mutlu görünmeye devam etti

KEPT THE COMMANDMENTS : English Turkish

Emirlere itaat etti, dini kurallara uydu, dini mitsvaya itaat etti

KEPT THE DELICATE BALANCE : English Turkish

hassas dengeyi devam ettirdi, hassas dengeyi korudu, sabit durumu sürdürdü

KEPT THE PREMISES CLEAN : English Turkish

inayı temiz tuttu, temizliği korudu, orasının her zaman temiz ve derli toplu olmasını sağladı

KEPT THINGS IN PROPORTION : English Turkish

durumu olduğu gibi sürdürdü, olanları büyütmedi, her şeyi uygun perspektifinde deva ettirdi

KEPT TO HIMSELF : English Turkish

diğerlerinden uzak durdu, diğerleriyle arkadaşlık etmedi; söylemedi (sır)

KEPT WAITING : English Turkish

ekletildi; beklemeye devam etti

KEPT WOMAN : English Turkish

metres, kapatma

KERALA : English Turkish

n. Kerala, güneybatı Hindistan'da bir eyalet

KERATALGIA : English Turkish

n. keratalji, kornea ağrısı (Oftalmoloji)

KERATECTASIA : English Turkish

n. keratektazi, korneanın dışa çıkık olması, şişkin kornea (Oftalmoloji)

KERATECTOMY : English Turkish

n. keratektomi, korneanın bir kısmının ameliyatla çıkarılması (Cerrahi)

KERATIN : English Turkish

n. keratin

KERATINISATION : English Turkish

n. (Biyoloji) keratinizasyon, daha sert ve kaba dokuya dönüşme (epidermisin, saçın, tırnakların dış hücrelerinin), hücrelerdeki keratin tortusu (ayrıca keratinization)

KERATINISE : English Turkish

v. (Biyoloji) keratinleşmek, sert ve kaba olmak, boynuz gibi olmak, keratine dönüşmek (ayrıca keratinize)

KERATINISED : English Turkish

adj. (Biyoloji) keratinleşmiş, sert ve kaba maddeye dönüşmüş, sert ve kaba dokuya sahip olmuş (ayrıca keratinized)

KERATINIZATION : English Turkish

n. (Biyoloji) keratinizasyon, daha sert ve kaba dokuya dönüşme (epidermisin, saçın, tırnakların dış hücrelerinin), hücrelerdeki keratin tortusu (ayrıca keratinisation)

KERATINIZE : English Turkish

v. (Biyoloji) keratinleşmek, sert ve kaba olmak, boynuz gibi olmak, keratine dönüşmek (ayrıca keratinise)