English Turkish
KICK ONE'S HEELS : English Turkish
v. ağaç olmak, sabırsızca beklemek, sabırsızlanmak, bekletilmek
KICK OUT : English Turkish
kırmızı kart göstermek, kovmak
KICK OVER THE TRACES : English Turkish
gemi azıya almak, kontrolden çıkmak
KICK START : English Turkish
n. motosiklet marşı, marş, motosiklet motoru çalıştırmak için kullanılan pedal (aşağı doğru iterek çalıştırılan)
KICK STARTER : English Turkish
marş, motosiklet motoru
KICK THE BUCKET : English Turkish
nalları dikmek, ölmek
KICK THE HABIT : English Turkish
v. bir alışkanlığı bırakmak, bir bağımlılıktan kurtulmak
KICK UP : English Turkish
toz kaldırmak, mesele çıkarmak, ortalığı karıştırmak
KICK UP A RACKET : English Turkish
gürültülü yapmak
KICK UP A ROW : English Turkish
kıyameti koparmak, gürültü yapmak, yeri göğü inletmek, ortalığı birbirine katmak, hır çıkarmak, kavga çıkarmak
KICK UP A SHINE : English Turkish
gürültü yapmak, ortalığı gürültüye boğmak
KICK UP A STINK : English Turkish
kıyameti koparmak, olay çıkarmak, şiddetle itiraz etmek, şikâyetçi olmak
KICK UP ONE'S HEELS : English Turkish
canlanmak, neşelenmek
KICK UP THE DUST : English Turkish
tozu dumana katmak, yaygara koparmak, yüksek sesle karşı çıkmak
KICK UPSTAIRS : English Turkish
v. (Argo) terfi ettirmek,
e terfi vermek; daha yüksek fakat daha az istenen konuma yükseltmek
KICK WITH BOTH HIND FEET : English Turkish
n. çifte
KICK-START : English Turkish
v. teşvik etmek, bir şeyin başlamasını sağlamak, bir şeyin başlaması veya meydana gelmesi için yardımcı olmak; aşağı doğru iterek motosiklet motorunu çalıştırmak; marş kullanarak çalıştırmak
KICKABOUT : English Turkish
n. (UK) resmi olmayan futbol oyunu
KICKASS : English Turkish
adj. çok iyi, mükemmel, müthiş, harika (Argo)
KICKBACK : English Turkish
n. ters tepki, pay, hisse, komisyon, rüşvet
KICKBOXER : English Turkish
n. kik boks oyuncusu, kik boks oynayan boksör
KICKBOXING : English Turkish
n. kik boks, boksörlerin çıplak ayakla vurmalarına izin verilen dövüş sporu türü, yarışmacının rakibini yumruklayarak ve tekmeleyerek yenmeye çalıştığı spor
KICKDOWN : English Turkish
n. marşa basıp çalıştırma
KICKED FROM THE CORNER : English Turkish
köşeden vurdu, oyun sahasının köşelerinden birinden vuruş yaptı (Futbol)
KICKED HIM IN THE GROIN : English Turkish
kasıklarından vurdu, taşaklarına vurdu, belden aşağısını vurdu, onu en çok acıdığı yerinden vurdu, erkek cinsel organına vurdu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani