Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

KIDLET : English Turkish

n. çok küçük çocuk

KIDLING : English Turkish

n. ufaklık, küçük çocuk

KIDNAP : English Turkish

v. kaçırmak

KIDNAPED : English Turkish

adj. kaçırılmış, çalınmış, zorla kaçırılmış, isteği dışında götürülmüş (çocuk veya kişi hakkında)

KIDNAPEE : English Turkish

n. kaçırılan kimse, zor kaçırılmış olan kimse

KIDNAPER : English Turkish

n. çocuk hırsızı, adam kaçıran kimse

KIDNAPING : English Turkish

n. adam kaçırma, çocuk kaçırma, kaçırma

KIDNAPPED : English Turkish

adj. kaçırılmış, çalınmış, zorla kaçırılmış, isteği dışında götürülmüş (çocuk veya kişi hakkında)

KIDNAPPER : English Turkish

n. adam kaçıran kimse, çocuk hırsızı

KIDNAPPING : English Turkish

n. adam kaçırma, çocuk kaçırma, kaçırma

KIDNEY : English Turkish

n. böbrek, ciğer, huy, tabiat

KIDNEY BEAN : English Turkish

arbunya, börülce

KIDNEY CANCER : English Turkish

öbrek kanseri, kötücül böbrek hastalığı

KIDNEY FAILURE : English Turkish

n. böbrek yetmezliği, böbrek yetersizliği, böbrek fonksiyonunun tam veya kısmi eksikliği

KIDNEY MACHINE : English Turkish

n. böbrek makinesi

KIDNEY RECIPIENT : English Turkish

öbrek alıcısı, böbrek bağışlanmış olan kişi (Tıp)

KIDNEY SHAPED : English Turkish

adj. böbrek şeklinde

KIDNEY STONE : English Turkish

öbrek taşı

KIDNEY TRANSPLANT : English Turkish

öbrek nakli, yetersiz olan böbreğin sağlıklı böbrek ile değiştirildiği cerrahi ameliyat

KIDNEY URETER AND BLADDER : English Turkish

öbrek üreter ve idrar torbası, idrar yollarını oluşturan üç ana yapıya ilgili olan, KUB (Anatomi)

KIDNEY VETCH : English Turkish

n. parmak şeklinde tohum zarfları olan Avrasya bitkisi (önceden böbrek hastalıklarını tedavi etmek için kullanılan)

KIDOLOGY : English Turkish

n. (British Argo) kasıtlı olarak takılma; kasıtlı olarak kandırma

KIDRON : English Turkish

n. Kidron, Kudüs'te bulunan küçük akarsu (İsrail)

KIDSKIN : English Turkish

n. oğlak derisi, genç keçi derisi

KIDVID : English Turkish

n. çocuk televizyonu