English Turkish
ARGUE SOMEONE OUT OF : English Turkish
tartışarak birini bir şeyden vazgeçirmek, birini bir şey yapmaması için ikna etmek
ARGUE WITH : English Turkish
irisiyle tartışmak, ihtilafa düşmek, birisiyle münakaşa etmek
ARGUED WITH EACH OTHER : English Turkish
irbirileriyle tartıştılar, dövüştüler, birbirileriyle kavga etiler
ARGUED WITH HIM : English Turkish
onunla tartıştı, onunla ihtilafa düştü, onunla münakaşa etti
ARGUER : English Turkish
n. tartışmacı, tartışan kimse, çekişen kimse, kavgacı
ARGUFY : English Turkish
v. münakaşa etmek, tartışmak, çekişmek, anlaşmazlığa neden olmak
ARGUMENT : English Turkish
n. tartışma, münakaşa; kanıt, delil; görüş, iddia, savunma, konu, işlenen konu
ARGUMENTATION : English Turkish
n. tartışma, münakaşa, yargılama, uslamlama
ARGUMENTATION OF PUNISHMENT : English Turkish
ceza yargılaması, bir hukuk davasında suçlunun alması gereken cezanın ne olacağı konusunda avukatların tartıştıkları süre
ARGUMENTATIVE : English Turkish
adj. tartışılır, tartışmaya açık, tartışmayı seven, münakaşacı, eleştirici; kanıt türünden
ARGUMENTATIVELY : English Turkish
adv. tartışmaya açık bir şekilde, tartışmalı olarak, kavgacı bir şekilde, tartışmalı bir şekilde, hırçın bir şekilde
ARGUMENTATIVENESS : English Turkish
n. tartışmaya açık olma niteliği, kavgacılık, kavgacı yapı, tartışmacılık
ARGUMENTS AGAINST : English Turkish
aleyhinde tartışmalar,
e karşı çekişmek, aleyhinde dava açma
ARGUMENTS FOR : English Turkish
lehine tartışmak,
adına tartışan,
in lehine dava sunmak
ARGUMENTS FOR AND AGAINST : English Turkish
lehte ve aleyhte savunmalar, birinin lehine ve aleyhine tartışmak, artılarını ve eksilerini sunmak
ARGUS : English Turkish
n. yüz gözlü prens, argus [mit.]
ARGUS EYED : English Turkish
uyanık, dikkatli, tetikte
ARGUS EYES : English Turkish
n. açıkgözler; tedbirlice gözetleyen gözler; dikkatli gözler (Yunan Mitolojisi’ndeki 100 gözlü canavardan gelmektedir)
ARGUTE : English Turkish
adj. argute, zeki; keskin, sivri
ARGY-BARGY : English Turkish
n. ağız dalaşı, tartışma, gürültülü tartışma, hareketli tartışma
ARGYLE : English Turkish
adj. baklava dokulu, iki ya da daha fazla renkte baklava biçimli deseni olan (genellikle örgüde kullanılan)
ARGYLE : English Turkish
n. baklava dokulu, baklava biçimli örme çorap; örgüde kullanılan baklava deseni; sos saklamak için kullanılan kap çeşidi
ARGYLL : English Turkish
n. İskoçya’da bir bölge
ARHAT : English Turkish
n. katı bir öz-disiplin ve öz-inkâr yoluyla Nirvana durumuna ulaşmış Budist
ARHYTHMIA : English Turkish
n. aritmi, (Tıp) düzensiz kalp atışı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani