Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LEADING LIGHT : English Turkish

önemli ve etkili kimse

LEADING LINE : English Turkish

ana hat, yol gösteren çizgi, yönlendiren çizgi

LEADING MAN : English Turkish

aşrol oyuncusu erkek

LEADING PART : English Turkish

ana bölüm, önemli parça, öncü rol

LEADING PRODUCT : English Turkish

n. başlıca ürün

LEADING QUESTION : English Turkish

cevaba ipucu veren soru, cevabı yönlendiren soru

LEADING REINS : English Turkish

n. yürümeyi öğrenen bebeğe takılan kayışlar, kontrol ve denetim

LEADING ROLE : English Turkish

aşrol, önemli rol, en önemli rol; tiyatro oyununda başrol (veya film, vs.)

LEADING SPACE : English Turkish

satır arası, satır arasındaki boşluk, satır arası

LEADING STRINGS : English Turkish

yürümeyi öğrenen bebeğe takılan kayışlar, kontrol ve denetim

LEADING TEAM : English Turkish

yönetici grup, yönetim, kararlar alan grup

LEADING TO : English Turkish

-e neden olan,
ye giden,
ye gelen
, birini
ye götüren

LEADING ZERO SUPPRESSION : English Turkish

öndeki sıfırları atma, hafızada saklanan sayıların sol tarafında bulunan sıfırların silinmesi

LEADING ZEROES : English Turkish

ön sıfırlar, hafızada saklanan sayının sol tarafında bulunan sıfırlar

LEADLINE : English Turkish

n. (Denizcilik) iskandil salvosu, suyu derinliğini belirlemek için kullanılan çekül, derinlik ölçmeden kullanılan iskandil ipi

LEADY : English Turkish

adj. kurşuna benzer, kurşunsu, kurşunlu

LEAF : English Turkish

n. yaprak, sayfa, kanat (masa), folyo

LEAF BUD : English Turkish

n. yaprak tomurcuğu

LEAF GREEN : English Turkish

n. yaprak yeşili

LEAF THROUGH : English Turkish

sayfaları çevirmek, kitaba göz gezdirmek

LEAFAGE : English Turkish

n. yapraklar, yeşillik

LEAFED : English Turkish

adj. yapraklı, yaprakları olan, yapraksı, yapraklarla örtülü

LEAFHOPPER : English Turkish

n. yaprak zararlısı, bitki özsularını emen birkaç sıçrayan böcekten herhangi biri

LEAFINESS : English Turkish

n. yapraklı olma, yapraklı olma durumu

LEAFING THROUGH : English Turkish

göz gezdirmek, gözden geçirmek, incelemek, kaymağını almak