Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ASCENDANT : English Turkish

n. ekliptiğin yükselen noktası

ASCENDANT : English Turkish

adj. yükselen, üstün, egemen, etkin, nüfuzlu

ASCENDED THE THRONE : English Turkish

tahta çıktı, kral oldu, yönetime geldi, iktidara geldi

ASCENDENCE : English Turkish

n. yukarı çıkma, üstünlük, egemenlik; hakimiyet, kontrol; soy

ASCENDENCY : English Turkish

n. üstünlük, egemenlik, hüküm sürme, itibar

ASCENDENT : English Turkish

adj. yükselen, üstün, egemen, etkin, nüfuzlu

ASCENDENT : English Turkish

n. ekliptiğin yükselen noktası

ASCENDER : English Turkish

n. harfin üst çıkıntısı, tırmanıcı, yukarı çıkan kimse

ASCENDIBLE : English Turkish

adj. çıkılabilir, yükselebilir veya tırmanılabilir

ASCENDING : English Turkish

adj. yükselen

ASCENDING SORT ORDER : English Turkish

artan sıra, en küçükten en büyüğe veya A-Z’ye doğru sınıflandırma sırası

ASCENSION : English Turkish

n. yükselme, göğe yükselme, ufuktan yükseklik derecesi [astr.], miraç

ASCENSION : English Turkish

n. uruç, İsa'nın göğe çıkışı

ASCENSION DAY : English Turkish

Diriliş (Göğe Yükselme) Günü; İsa peygamberin cennete yükselişinin anısına Paskalya’dan sonraki 40’ıncı gün kutlanan gün (Hıristiyanlık)

ASCENSION OF CHRIST : English Turkish

n. uruçi İsa

ASCENSIONAL : English Turkish

adj. yukarı çıkam ile ilgili, yükselme ile ilgili; yükselen; yukarı doğru yükselen

ASCENSIONTIDE : English Turkish

n. İsa peygamberin Cennete çekilişinin gözlendiği zaman dilimi (Katoliklik)

ASCENT : English Turkish

n. yükselme, bayır, çıkış, tırmanma, rampa, yokuş

ASCENT LOGIC CORPORATION : English Turkish

Ascent Logic Ortaklığı; Amerikan yazılım şirketi (Bilgisayarlı sistemlerin risk değerlendirmesi ve yönetim programları üreticisi, "Bug 2000" vs)

ASCERTAIN : English Turkish

v. öğrenmek, aslını öğrenmek, doğrusunu öğrenmek, anlamak, bulmak, soruşturmak

ASCERTAINABLE : English Turkish

adj. araştırılabilir, bulunabilir, anlaması mümkün

ASCERTAINED : English Turkish

adj. onaylanmış, aydınlatılmış, onaylı; doğrulanmış

ASCERTAINMENT : English Turkish

n. aslını anlama, ortaya çıkarma, bulma, araştırma

ASCETIC : English Turkish

n. sofu, çileci, dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş kimse

ASCETIC : English Turkish

adj. dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş, sofu