Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ASHRAM : English Turkish

n. ashram, insanların kutsal ayinleri öğrenmek ve yerine getirmek için buluştukları yer (Hinduizm); dini inziva yeri

ASHTON : English Turkish

n. bir soyadı

ASHTORETH : English Turkish

n. antik Fenike aşk doğurganlık ve savaş Tanrıçası (Mitoloji)

ASHTRAY : English Turkish

n. kül tablası, sigara tablası

ASHY : English Turkish

adj. küllü, külle kaplı, kül gibi; soluk, solgun

ASIA : English Turkish

n. Asya

ASIA MINOR : English Turkish

anadolu

ASIAGO : English Turkish

n. inek sütünden yapılan keskin sert ve sarı bir İtalyan peyniri (daha çok rendelenerek kullanılır)

ASIAN : English Turkish

n. Asyalı

ASIAN : English Turkish

adj. Asya

ASIAN FLU : English Turkish

n. Asya gribi; muhtemelen Asya’dan yayılmış olan grip virüsü salgın hastalığı; Asya gribi; ilk olarak 1957 yılının Şubat ayı sonunda Çin’de tespit edilen
1958 grip A salgın hastalığı (Haziran 1957’de Birleşik Devletler’e yayıldı)

ASIATIC : English Turkish

n. Asyalı; Asyatik; Asya yerlisi veya burada yaşayan

ASIATIC : English Turkish

adj. asya

ASIATIC : English Turkish

n. asyalı

ASIATIC CHOLERA : English Turkish

Asya kolerası; daha çok Hindistan’da rastlanan mide hastalığı

ASIC : English Turkish

"Application Specific Integrated Circuit (Uygulamaya Özel Entegre Devresi)"; Özel bir uygulamada kullanılmak için uyarlanmış mikroçip (Bilgisayar)

ASIDE : English Turkish

n. kendi kendine söylenen sözler [tiy.]

ASIDE : English Turkish

adv. bir kenara, bir tarafa, ayrı, kendi kendine

ASIDE FROM : English Turkish

den başka, dışında

ASIMOV : English Turkish

n. bir soyadı; Isaac Asimov (
1992), Amerikalı yazar ve bilim insanı, "The Foundation Trilogy (Üçlemenin Temeli)" adlı kitabın yazarı

ASININE : English Turkish

adj. ahmakça, eşek (Argo), eşekçe (Argo)

ASININELY : English Turkish

adv. ahmakça, aptalca, akılsızca

ASININITY : English Turkish

n. eşeklik, aptallık, salaklık

ASK : English Turkish

v. sormak, istemek, rica etmek, soru sormak, davet etmek, hak etmek; aranmak; kaşınmak

ASK A BLESSING : English Turkish

v. sofra duası yapmak, lütuf dilemek