Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NOT THIS WAY : English Turkish

öyle değil, bu şekilde değil

NOT TO ADD : English Turkish

v. katmamak

NOT TO ADVANCE : English Turkish

v. ilerlememek

NOT TO ATTACH : English Turkish

v. takmamak

NOT TO BE : English Turkish

v. olmamak

NOT TO BE ABLE TO AFFORD : English Turkish

satın alma gücü olmamak, bir şeyin birinin maddi imkanlarından öte olduğu durum

NOT TO BE ABLE TO EXIT : English Turkish

v. çıkamamak

NOT TO BE ABLE TO HELP LAUGHING : English Turkish

v. gülmesini tutamamak

NOT TO BE AWARE OF : English Turkish

v. farkında olmamak

NOT TO BE DESPISED : English Turkish

v. küçümsenmemek

NOT TO BE ENOUGH : English Turkish

v. eksik olmak

NOT TO BE EQUAL : English Turkish

v. eşi benzeri olmamak

NOT TO BE FIT TO HOLD A CANDLE TO : English Turkish

eline su dökememek, tırnağı olamamak

NOT TO BE HAPPY WITH : English Turkish

v. memnun olmamak

NOT TO BE INTERESTED IN : English Turkish

v. ilgilenmemek

NOT TO BE ON FRIENDLY TERMS : English Turkish

v. araları açık olmak

NOT TO BE OUTDONE : English Turkish

v. altta kalmamak

NOT TO BE SNEEZED AT : English Turkish

küçümsenecek bir şey değil, küçük görülecek bir şey değil, kötülenecek bir şey değil, alaya alınacak bir şey değil

NOT TO BE SURE : English Turkish

v. emin olmamak

NOT TO BE TAKEN INTERNALLY : English Turkish

dahili kullanmayın

NOT TO BE TRIFLED WITH : English Turkish

hafife alınacak bir şey değil, küçümsenecek bir şey değil, alaya alınacak bir şey değil

NOT TO BELIEVE : English Turkish

v. inanmamak

NOT TO BELIEVE ONE'S EYES : English Turkish

v. gözlerine inanamamak

NOT TO BOTHER : English Turkish

v. rahat bırakmak

NOT TO CARE : English Turkish

v. önem vermemek, umursamamak, umur etmemek