English Turkish
OBJECT LINKING AND EMBEDDING : English Turkish
nesne ekleme ve yerleştirme, grafiksel işletim sistemlerinde uygulamalar arasında bilgi paylaşımı için kullanılan Microsoft standartı, OLE
OBJECT MANAGEMENT GROUP : English Turkish
nesne yönetim grubu, (İnternet) Object-Oriented (nesne yönlü) yazılım uygulamalarının kullanımını teşvik eden yazılım satıcıları konsorsiyumu
OBJECT OF ADMIRATION : English Turkish
hayranlık uyandıran nesne
OBJECT OF HIS LOVE : English Turkish
aşkını ve ilgisini verdiği kimse, sevgilisi
OBJECT OF PITY : English Turkish
acıma duygusu uyandıran bir şey
OBJECT ORIENTED : English Turkish
nesneye yönelik, nesneler ve varlıklarla bölünmüş veya çalıştırılan
OBJECT ORIENTED ANALYSIS : English Turkish
nesneye dayalı çözümleme, değişik parçaları aralarında farklı ilişkiler olan nesneler ve bölmeler olarak tanımlayan analiz yöntemi, ooa
OBJECT ORIENTED GRAPHICS : English Turkish
nesne yönelimli grafik, çizgiler ve daireler gibi grafik objelerden oluşan grafik
OBJECT ORIENTED LANGUAGE : English Turkish
nesne yönelimli dil, küçük parçaları aralarında farklı ilişkiler olan nesneler ve bölmeler olarak tanımlayan programlama dili (Bilgisayar)
OBJECT ORIENTED PROGRAMMING : English Turkish
nesne yönelimli programlama, küçük parçaları aralarında farklı ilişkiler olan nesneler ve bölmeler olarak tanımlayan bilgisayar programlama (Bilgisayar)
OBJECT ORIENTED PROGRAMMING LANGUAGE : English Turkish
nesne odaklı programlama dili, bilgi ve bilgiyi yöneten prosedürlerin bir nesne olarak inşa edildiği proğramlama dili
OBJECT PLANE : English Turkish
nesne düzlemi, bir nesnenin içinde bulunduğu yatay düzlem
OBJECT PLATE : English Turkish
n. lam
OBJECT SLIDE : English Turkish
n. lam
OBJECT TEACHING : English Turkish
n. uygulamalı öğretim
OBJECT TO : English Turkish
itirazı olmak, karşı çıkmak, karşı gelmek, itiraz etmek
OBJECT TO DUTY ON : English Turkish
görev yapmayı reddetmek, hizmet etmeyi reddetmek, katılmayı reddetmek
OBJECTANT : English Turkish
n. karşı çıkan kimse, itiraz eden kimse, başkaldıran kimse
OBJECTED CATEGORICALLY : English Turkish
kategorik olarak reddetti, tamamen karşı çıktı, saldırganca karşı geldi
OBJECTIFY : English Turkish
v. somutlaştırmak, nesnelleştirmek
OBJECTING : English Turkish
adj. itiraz eden
OBJECTING IN PRINCIPLE : English Turkish
prensip olarak karşı çıkma, temel konulara karşı çıkma, tamamen reddetme
OBJECTION : English Turkish
n. itiraz, karşı gelme, itiraz nedeni, mahzur, sakınca
OBJECTION OVERRULED : English Turkish
itiraz reddedildi, tarafların bir tarafından sunulan itiraz kaydının mahkeme kabul etmiyor
OBJECTION SUSTAINED : English Turkish
itiraz kabul edildi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani