English Turkish
OBJECTION YOUR HONOR : English Turkish
interj. itiraz ediyorum sayın yargıç
OBJECTIONABILITY : English Turkish
n. itiraz edilebilir olma durumu, mahzurlu olma durumu
OBJECTIONABLE : English Turkish
adj. itiraz edilebilir, sakıncalı, mahzurlu, hoş olmayan, tatsız
OBJECTIONABLY : English Turkish
adv. itiraz edilebilir bir şekilde, uygunsuz görülebilir bir şekilde; hakaret edici bir biçimde; itici bir şekilde
OBJECTIONAL : English Turkish
adj. itiraz ile ilgili, karşı gelmeyle ilgili, muhalefetle ilgili
OBJECTIVATION : English Turkish
n. nesneleştirme, nesneye dönüştürme; gerçeğin objektif niteliği, insan öznelliğinin insanı kendine ait olan ürünlerle ve arkadaşlarını ortak dünya öğeleri olarak birleştirdiği süreç
OBJECTIVE : English Turkish
n. objektif, mercek, nesne, ismin i hali, hedef, amaç, erek
OBJECTIVE : English Turkish
adj. objektif, tarafsız, nesnel, amaçlanan, hedeflenen
OBJECTIVE CASE : English Turkish
ismin i hali, nesne
OBJECTIVE CLAUSE : English Turkish
fiilin nesnesi veya edat görevi olan yan tümce (Gramer)
OBJECTIVE FUNCTION : English Turkish
amaç fonksiyonu, bir amacın nicel olarak ifade dilmesi
OBJECTIVE GENITIVE : English Turkish
n. ismin in hali
OBJECTIVE REASON : English Turkish
objektif gerekçe, gerçek neden, amaca uygun sebep, gerçeklere dayanan sebep
OBJECTIVELY : English Turkish
adv. objektif olarak, tarafsızca
OBJECTIVENESS : English Turkish
n. tarafsızlık
OBJECTIVISATION : English Turkish
n. objektif veya tarafsız yapma eylemi (ayrıca objectivization)
OBJECTIVISE : English Turkish
v. nesnelleştirmek, objektif olmasına neden olmak; somutlaştırmak, nesnel hale getirmek, gerçek hale getirmek (ayrıca objectivize)
OBJECTIVITY : English Turkish
n. tarafsızlık
OBJECTIVIZATION : English Turkish
n. objektif veya tarafsız yapma eylemi (ayrıca objectivisation)
OBJECTIVIZE : English Turkish
v. nesnelleştirmek, objektif olmasına neden olmak; somutlaştırmak, nesnel hale getirmek, gerçek hale getirmek (ayrıca objectivise)
OBJECTLESS : English Turkish
adj. amaçsız, hedefsiz
OBJECTOR : English Turkish
n. itirazcı, muhalif, karşıt
OBJET D'ART : English Turkish
sanatsal nesne (küçük)
OBJET TROUVE : English Turkish
n. (Fransızca) bulunan obje, sanat için tasarlanmamış olsa bile sanat eseri olarak sunulan ve estetik değeri varmış gibi görülen doğal nesne (bir odun parçası gibi)
OBJURATION : English Turkish
n. ant içme, yemin etme, yeminle söyleme; birine ant içirme eylemi veya isteği, birini yeminle bağlama
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani