Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OFFSETTING RIGHT : English Turkish

karşılıklı borcu çıkarma ve net borcu sunma hakkı

OFFSHOOT : English Turkish

n. filiz, dal, şube, soy, torun

OFFSHORE : English Turkish

adv. kıyıdan uzakta, kıyıdan esen

OFFSHORE : English Turkish

adj. kıyıdan uzak, kıyıdan esen, dış, yabancı ülkeden

OFFSHORE : English Turkish

n. açık deniz

OFFSHORE BREEZE : English Turkish

n. kara meltemi, karadan denize veya açık sulara doğru esen hafif rüzgar

OFFSIDE : English Turkish

adv. ofsaytta

OFFSIDE : English Turkish

adj. ofsayt, arabanın sağında olan, sağ

OFFSIZE : English Turkish

adj. standart dışı [müh.]

OFFSPRING : English Turkish

n. ürün, döl, çoluk çocuk, yavrular

OFFSTAGE : English Turkish

adj. sahne arkasında olan, kulis

OFFTAKE : English Turkish

n. revaç, sürüm, indirim, suyolu

OFFTRACK : English Turkish

adv. hedeften sapmış olarak, doğru yoldan uzak bir şekilde; çözümden uzak olarak (problemin)

OFRA : English Turkish

n. bir bayan ismi (İbranice); Binyamin bölgesinde İsrail yerleşkesi

OFRA HAZA : English Turkish

(
2000) İsrailli pop şarkıcısı ve şarkı sözü yazarı

OFSTED : English Turkish

eğitimde standartlar ofisi, İngiltere'de okulların ve öğrencilerin standartlarının teftişinden sorumlu olan ve 1 Eylül 1922 tarihinde kurulan Birleşik Krallık hükümetinin bakanlık dışı departmanı

OFT : English Turkish

adv. sıkça, sık sık, çoğu kez

OFTEN : English Turkish

adv. sıkça, sık sık, çoğu kez

OFTEN AS : English Turkish

sıkça, çoğu kez

OFTENER : English Turkish

adj. daha sık; sık sık

OFTENNESS : English Turkish

n. sıklık, sık sık olma, düzenlilik

OFTENTIMES : English Turkish

adv. sıkça, çoğu kez

OFTTIMES : English Turkish

adv. sık sık, çoğu kez

OFX : English Turkish

finansal kurumların İnternet üzerinden müşterileri ile finansal bilgi alışverişi yapabilmelerini sağlayan SGML'ye dayalı açık şartname (Bilgisayar)

OGDOAD : English Turkish

n. sekizli takım, sekiz değerli element, sekizli grup; sekiz, 8 numara