Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OKLAHOMAN : English Turkish

n. Oklahoma (ABD) muhkimi

OKLAHOMAN : English Turkish

adj. Oklahoma'ya ait (ABD)

OKRA : English Turkish

n. bamya

OKUMA SHIGENOBU : English Turkish

n. (
1922) iki kez Japonya'nın başbakanı olarak hizmet eden Japon politikacı (ilki 1898'de ve ikincisi 1914'ten 1916'ya kadar)

OL : English Turkish

eşim, kız arkadaşım, annem (İnternet kısaltması)

OL' : English Turkish

yaşlı kadın, ihtiyar kadın; birinin annesi hakkında kullanılan hakaret edici kelime; bir erkeğin karısı veya kadın partner hakkında söylenen hakaret edici sözcük

OLAP : English Turkish

online analitik işlem süreci, veri tabanındaki depolanmış verilerin çoğu inceleme şekline olanak sağlamak için tasarlanmış yazılım proğramları kategorisi (Bilgisayar)

OLD : English Turkish

adj. bayat, eski, köhne, eskiden kalma, yaşlı, ihtiyar, kart, tecrübeli, eskimiş, pişkin, önceki, harika

OLD : English Turkish

n. eski zamanlar

OLD AGE : English Turkish

yaşlılık, ihtiyarlık

OLD AGE ANNUITY : English Turkish

n. emekli maaşı

OLD AGE INSURANCE : English Turkish

n. ihtiyarlık sigortası

OLD AGE PENSION : English Turkish

emekli maaşı

OLD AGE PENSIONER : English Turkish

n. emekli

OLD AND TRIED : English Turkish

teste dilmiş ve onaylanmış; tecrübeli

OLD AND YOUNG : English Turkish

genç yaşlı herkes, yaşlılar ve gençler, tüm yaşlara ilişkin

OLD AROMA : English Turkish

eski aroma, eski koku, eski esans

OLD AS THE HILLS : English Turkish

son derece eski, çok eski, antik

OLD BACHELOR : English Turkish

evli olmayan yaşlı erkek

OLD BAG : English Turkish

moruk

OLD BAILEY : English Turkish

londra ağır ceza mahkemesi

OLD BEAN : English Turkish

eski dost

OLD BIRD : English Turkish

deneyimli kimse, ihtiyar kurt

OLD BOY : English Turkish

eski dost

OLD BUDDIES : English Turkish

eski dostlar, eski arkadaşlar, eskiye dayanan dostluk, geçmişe dayanan ahbaplık