Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OLD SCRATCH : English Turkish

n. şeytan, iliş, kör şeytan

OLD SCREW : English Turkish

oldukça tuhaf olan yaşlı kimse

OLD SERVANT : English Turkish

n. emektar

OLD SMOKY : English Turkish

elektrikli sandalye

OLD SOLDIER : English Turkish

tecrübeli adam, boş içki şişesi

OLD STAGER : English Turkish

kaşar, gedikli, kaçın kurası, tecrübeli kimse

OLD STORY : English Turkish

n. eski hikâye

OLD STUFF : English Turkish

eski şeyler, modası geçmiş şeyler

OLD STYLE : English Turkish

n. eski usul

OLD SWEAT : English Turkish

yaşlı asker, tecrübeli asker

OLD TESTAMENT : English Turkish

tevrat, eski ahit

OLD TIME : English Turkish

eski zaman, eski

OLD TIMER : English Turkish

eski, demirbaş, eski eleman, kıdemli kimse, yaşlı

OLD TOWN : English Turkish

n. eski şehir

OLD TRADITION : English Turkish

eski gelenek, artık popüler olmayan gelenek, eskiden kalma gelenek

OLD WEST : English Turkish

eski batı, ABD'nin batı sınırı (esas olarak 18'inci yüzyılın sonları ve 19'uncu yüzyılın başlarında)

OLD WIVES FABLES : English Turkish

kocakarı masalları, halk masalları

OLD WIVES' TALE : English Turkish

n. eski hikâye, kurtmasalı, batıl inanç

OLD WIVES' TALES : English Turkish

kocakarı hikayeler, batıl inançla ilgili olan hikayeler, batıl inançlar

OLD WOMAN : English Turkish

karı, kocakarı, eş, ihtiyar, acuze, anne

OLD WOMANISH : English Turkish

adj. yaşlı kadınlar gibi, kocakarı gibi

OLD WORLD : English Turkish

n. eski dünya, doğu yarımküre (Avrupa, Asya ve Afrika'dan oluşan)

OLD WORLD : English Turkish

eski dünya (Avrupa, Asya ve Avrupa)

OLD-FASHIONED CONCEPT : English Turkish

modası geçmiş kavram, güncelliğini yitirmiş kavram, artık popüler olmayan görüş

OLD-FASHIONED MEDICINE : English Turkish

modası geçmiş tıbbi tedaviler, modern tıbbın gelmesinden önce kullanılan tedaviler, kocakarı ilaçları (tavuk çorbası, hintyağı, vs.)