Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ON SEVERAL OCCASIONS : English Turkish

irçok kez, değişik uygun durumlarda

ON SHIPBOARD : English Turkish

gemide

ON SHORE : English Turkish

karada

ON SHORT NOTICE : English Turkish

ansızın, önceden uyarmadan, birdenbire, çabucak

ON SIGHT : English Turkish

görünce, görür görmez

ON SITE : English Turkish

yerinde, belirli yerde bulunan, belirli bir yerde gerçekleşen; (İnşaat) şantiyedeki faaliyetler ve nesneler

ON SMB.'S DOORSTEP : English Turkish

n. kapısında, kapı eşiğinde

ON SPEAKING TERMS : English Turkish

irisiyle konuşmak, birisiyle arkadaş ilişkisi içinde olmak, biriyle rahatça sohbet edebilecek ilişki içinde olmak; iletişim kurmaya istekli olmak, birbirine yabancı olmamak

ON SPEC : English Turkish

kumar gibi

ON SPOT : English Turkish

derhal, anında, hemen, ertelemeden

ON STAND BY : English Turkish

adj. beklemede, hazır durumda, alârmda

ON STANDBY : English Turkish

eklemede, hazır durumda bekleyen

ON STRIKE : English Turkish

grev halinde, işverenin bazı talepleri yerine getirmesi için çalışmayı reddetme

ON SUFFERANCE : English Turkish

müsamaha yüzünden, göz yumulduğundan

ON SUSPICION : English Turkish

şüphe üzerine, şüphe nedeniyle, içine doğarak; yapıldığı iddia edilen suça dayalı olarak

ON SUSPICION OF MURDER : English Turkish

adv. cinayet zannıyla

ON TAP : English Turkish

hazır

ON TARGET : English Turkish

hedefe yöneltilmiş

ON TECHNICAL GROUNDS : English Turkish

adv. yasalar çerçevesinde

ON TELEVISION : English Turkish

adv. televizyonda

ON TENTERHOOKS : English Turkish

diken üstünde, endişeli ve sabırsız

ON THAT OCCASION : English Turkish

o vesile ile, o özel durumda

ON THE AGENDA : English Turkish

gündemde, günün konusu, bugün için planlanmış, tartışılmak üzere, şu anda tartışılan

ON THE AIR : English Turkish

adyoda, yayında

ON THE ALERT : English Turkish

tetikte, uyanık