English Turkish
OSMOTIC PRESSURE : English Turkish
osmotik basınç, çözeltinin saf bir çözücüye geçişi ile yarı geçirgen bir zar üzerine verilen basınç
OSMOTIC PROCESS : English Turkish
osmoz süreci, çözelti dağılımını eşitlemek için çözeltinin yarı geçirgen bir zardan sızma süreci
OSMOTICALLY : English Turkish
adv. osmoz yoluyla, osmotik bir şekilde, osmoz ile, difüzyon ile
OSPREY : English Turkish
n. balıkkartalı, şapka tüyü, sorguç
OSS : English Turkish
Stratejik hizmetler ofisi, II. Dünya Savaşı sırasında oluşturulan ABD istihbarat servisi (CIA'nın atası)
OSSA : English Turkish
n. Yunanistan'ın doğusunda Teselya bölgesinde bir dağ; kuzey Tazmanya'da (Avustralya) bulunan en yüksek dağ
OSSEIN : English Turkish
n. ossein, kemiğin organik temeli (Biyokimya)
OSSELET : English Turkish
n. osselet, atın ayağında olan küçük nodül (Veterinerlik)
OSSEOINTEGRATION : English Turkish
n. osseointegrasyon, kemik dokusu implantının etrafında şekillendiği ve onu yerine sabitlediği kemiklere implant yerleştirme tekniği
OSSEOUS : English Turkish
adj. kemik, kemikli, kemiksi
OSSEOUSLY : English Turkish
adv. kemiğe benzer şekilde, kemiğe benzer biçimde; kemiksi bir biçimde
OSSICLE : English Turkish
n. kulak kemikçiği, kemik parçası
OSSICULAR : English Turkish
adj. osiküler, küçük bir kemiğe ait; kemik parçasına ait; küçük bir kemiğe benzeyen
OSSIFICATION : English Turkish
n. kemikleşme
OSSIFICATORY : English Turkish
adj. kemikleşmeye ait, osifikasyona ait, kemiğe dönüşmeye ait; sertleşmeye ait, sert olmaya ait
OSSIFIED : English Turkish
adj. kemikleşmiş, katılaşmış
OSSIFY : English Turkish
v. kemikleştirmek, katılaştırmak, kemikleşmek
OSSUARY : English Turkish
n. ölü kemiklerinin koyulduğu yer
OSTALGIA : English Turkish
n. ostalji, kemik ağrısı; eski Doğu Almanya kültürüne veya ürünlerine karşı istek veya özlem duyma
OSTEAL : English Turkish
adj. kemik ile ilgili, kemiğe ait, kemikli
OSTECTOMY : English Turkish
n. osteoktomi, cerrahi yolla kemiğin çıkarılması
OSTEITIC : English Turkish
adj. kemik iltihabı ile ilgili, kemik inflamasyonuna ait
OSTEITIS : English Turkish
n. kemik iltihabı
OSTEND : English Turkish
n. Belçika'da bir kasaba ve liman
OSTENSIBILITY : English Turkish
n. görünürde olma durumu, gerçekmiş gibi görünme, görünürde olma niteliği
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani