Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

OUT AND ABOUT : English Turkish

hastalıktan kalkmış, ayağa kalkacak kadar iyileşmiş

OUT AND AWAY : English Turkish

pek çok, fersah fersah

OUT AND OUT : English Turkish

adj. tamamen, başlıbaşına, son derece, tam, su katılmadık

OUT AND OUTER : English Turkish

aşırıya kaçan kimse, tamamı, bütünü

OUT AT ELBOWS : English Turkish

adj. perişan, üstü başı dökülen, dirsekleri yırtılmış

OUT AT HEELS : English Turkish

perişan kılıklı, salaş, pejmürde

OUT BOX : English Turkish

giden kutusu, giden postaların yer aldığı kutu

OUT FOR : English Turkish

-in peşinde, için kararlı, için hazır, tereddütsüz

OUT HEROD : English Turkish

herod'dan daha zalim olmak, kendi işinde yenmek

OUT IN THE COLD : English Turkish

açıkta kalmış, yalnız, ihmal edilmiş, reddedilmiş

OUT LOUD : English Turkish

sesli

OUT OF : English Turkish

den dışarı, den, den dolayı, dolayı, dışında, haricinde, siz, yoksun, hakkında

OUT OF A CLEAR SKY : English Turkish

irdenbire, aniden, uyarısız

OUT OF ACTION : English Turkish

çalışmaz halde

OUT OF ALIGNMENT : English Turkish

adj. hizasız

OUT OF ALL MEASURE : English Turkish

adj. ölçüsüz, haddinden fazla

OUT OF ALL RELATION : English Turkish

tamamen orantısız, herhangi bir simetrisi olmama

OUT OF BALANCE : English Turkish

adj. dengesiz, düzensiz

OUT OF BED : English Turkish

uykudan kalkmak, uyanmak, kalkmak, yataktan çıkmak

OUT OF BODY : English Turkish

adj. bir olayı vücuttan kopmuş gibi hissederek yaşayan

OUT OF BOUNDS : English Turkish

yasak bölge, aut [spor.], çizgi dışı

OUT OF BREATH : English Turkish

soluğu kesilmiş, nefessiz, nefesi kesilmiş

OUT OF CASH : English Turkish

üzerinde parası olmamak

OUT OF CHARACTER : English Turkish

karakterine aykırı, karakteristik olmayan, tipik olmayan, alışıldık olmayan (birisi için)

OUT OF CIRCULATION : English Turkish

yürürlükten kalkmış