Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OUT OF CLEAR SKY : English Turkish

adv. birdenbire, aniden, beklenmedik bir anda

OUT OF COMMISSION : English Turkish

çalışamaz durumda, hizmet dışı, bozuk

OUT OF CONCEIT WITH : English Turkish

adj. bıkmış, artık memnun olmayan

OUT OF CONCERN : English Turkish

endişe nedeniyle, ilgi nedeniyle, düşünüldüğünden dolayı

OUT OF CONSENSUS : English Turkish

görüş birliği olmayan, tartışmalı, çoğunluğun görüşü olmayan, duyarlı

OUT OF CONSIDERATION : English Turkish

saygıdan dolayı, diğer kişilere ve onların duygularına karşı düşünceli olmasından dolayı

OUT OF CONTEXT : English Turkish

n. anlam sapması

OUT OF CONTROL : English Turkish

kontrol edilemez, kontrol edilemeyen

OUT OF COURT SETTLEMENT : English Turkish

mahkeme dışı uzlaşma, mahkeme kararının yerini alan davalı olan iki taraf arasında varılan anlaşma

OUT OF DANGER : English Turkish

tehlikeden uzak, herhangi bir tehlikenin kalmaması

OUT OF DATE : English Turkish

günü geçmiş, eski, çağdışı, modası geçmiş

OUT OF DOORS : English Turkish

açık havada

OUT OF EARSHOT : English Turkish

kulak menzilinin dışında, duyulmayacak kadar uzak

OUT OF EMPLOYMENT : English Turkish

işsiz, aylak, işi olmaması

OUT OF FASHION : English Turkish

modası geçmiş, demode

OUT OF FAVOR : English Turkish

gözden düşmüş, beğenilmeyen, istenmeyen

OUT OF FOCUS : English Turkish

odak ayarı bozuk, flu

OUT OF GEAR : English Turkish

oşta, bozuk

OUT OF GUNSHOT : English Turkish

adv. atış menzili dışında

OUT OF HABIT : English Turkish

alışkanlıkla, alışkanlık nedeniyle

OUT OF HAND : English Turkish

hemen, düşünmeden, derhal, ani olarak

OUT OF HARM'S WAY : English Turkish

emin yerde, tehlike dışında, riskli alan dışında

OUT OF HEARING : English Turkish

duyulamıyacak uzaklıkta

OUT OF HIS LEAGUE : English Turkish

onu aşan, onun sınıfından olmayan, yeteneklerinin ötesinde

OUT OF HIS MIND : English Turkish

aklını kaçırmış, çılgın, deli