Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OUT OF HIS SENSES : English Turkish

aklını oynatmış, çılgın, deli, aklını kaçırmış

OUT OF HOURS : English Turkish

mesai saatleri dışı

OUT OF HUMOR : English Turkish

canı sıkkın, keyifsiz, sinirli

OUT OF IGNORANCE : English Turkish

ilgisizlikten, bilgi eksikliğinden; bilinç eksikliğinden

OUT OF IT : English Turkish

dahil edilmemiş, alâkadar değil, konunun parçası olmayan, önemi olmayan

OUT OF IT : English Turkish

adj. (Argo) eski kafalı, zamana ayak uyduramayan ("Annem çok yaşlı, o eski kafalı"); aklı karışmış

OUT OF JOB : English Turkish

adj. işsiz, aylak, çalışmayan, işi olmayan, açıkta

OUT OF JOINT : English Turkish

çıkık, zıvanadan çıkmış

OUT OF KILTER : English Turkish

ayarı kaçmış, düzgün çalışmayan, düzensiz

OUT OF LINE : English Turkish

uygunsuz, yersiz, uygun olmayan, uymayan

OUT OF LUCK : English Turkish

adj. şanssız

OUT OF MIND : English Turkish

adj. düşünülmemiş, unutulmuş

OUT OF MONEY : English Turkish

parasız, züğürt, parası olmayan

OUT OF NOWHERE : English Turkish

apansız, aniden ortaya çıkma, uyarmadan ortaya çıkma

OUT OF NUMBER : English Turkish

çok sayıda, sayılması mümkün olmayan, bir sürü

OUT OF OFFICE : English Turkish

iktidarda değil, devlet gücüne sahip değil, yönetimde değil; ofis dışında

OUT OF ONE'S MIND : English Turkish

deli, kaçık, aklından çıkmış, unutulmuş, akıldan çıkmış

OUT OF ONE'S SENSES : English Turkish

adj. aklını oynatmış, deli, kafayı yemiş

OUT OF ONE'S WITS : English Turkish

deli, çılgın, çıldırmış, aklını kaçırmış

OUT OF ORDER : English Turkish

ozuk, arızalı, düzensiz, karmakarışık, usulsüz

OUT OF PATIENCE : English Turkish

adj. sabrı kalmamış

OUT OF PERPENDICULAR : English Turkish

adj. dimdik olmayan

OUT OF PLACE : English Turkish

yersiz, uygun değil

OUT OF PLUMB : English Turkish

eğik, dik olmayan, dik açıda olmayan; doğru değil, yanlış

OUT OF POCKET : English Turkish

cepten, cepten çıkan, nakit ödenen, peşin harcanan