Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PMFJI : English Turkish

içeri daldığım için beni bağışla, rahatsız ettiğim için beni bağışla (İnternet jargonu)

PNC : English Turkish

n. Filistin Ulusal Konsülü, ulusal çıkarlarını korumak için Filistinliler'in kurmuş oldukları komite

PNEUMATIC : English Turkish

n. hava basılmış lastik, şişirilmiş lastik, hava basınçlı alet

PNEUMATIC : English Turkish

adj. hava ile ilgili, havalı, hava basılmış, hava basınçlı, hava boşluklu

PNEUMATIC BRAKE : English Turkish

n. havalı fren

PNEUMATIC DISPATCH : English Turkish

n. hava basınçlı kargo taşıma

PNEUMATIC DRILL : English Turkish

n. havalı matkap

PNEUMATIC FLOAT : English Turkish

n. şişme bot

PNEUMATIC HAMMER : English Turkish

havalı çekiç

PNEUMATIC TIRE : English Turkish

n. iç lastik, şişirilmiş lastik

PNEUMATIC TUBE : English Turkish

n. basınçlı hava borusu, hava basınçlı kargo hattı

PNEUMATIC TYRE : English Turkish

n. iç lastik, şişirilmiş lastik

PNEUMATICS : English Turkish

n. hava ve gazlar mekaniği bilimi

PNEUMONIA : English Turkish

n. zatürree, akciğer iltihaplanması

PNEUMONIC : English Turkish

adj. zatürreeye ait

PNG : English Turkish

GIF formatının çoğu avantajlarını sunan ancak ücretsiz patentli olan grafik dosya formatı (Bilgisayar)

PNINA : English Turkish

n. İbranice isim

PNP : English Turkish

n. yeni ekipmanların kolay yüklenmesine imkan veren donanım standartı (Bilgisayar)

PNVS : English Turkish

pilotların gece görüş sensörü, ısı dalgalarını görüntüye dönüştürerek bir pilota gece görebilmesi için yardımcı olan teçhizat

PO : English Turkish

n. posta ofisi, postaların gönderilip alınabileceği yer

PO : English Turkish

n. Po nehri, İtalya'da bir nehir

PO FACED : English Turkish

çatık kaşlı, sert bakışlı, suratsız

POACH : English Turkish

v. kaçak avlanmak, izinsiz avlanmak, yasak bölgeye girmek, izinsiz girmek, sportmence davranmamak, çiğnenerek topak topak olmak (toprak), vıcık vıcık olmak (toprak), toprağı çiğneyip karıştırmak, yumurtayı kabuksuz pişirmek, çılbır yapmak, ağartmak (kâğıt), kapmak, kaynatmak (yiyecek)

POACHED : English Turkish

adj. sıcak suda pişirilmiş

POACHED EGG : English Turkish

çılbır, suya kırılarak pişirilmiş yumurta