Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
POETICAL JUSTICE : English Turkish

ilahi adalet

POETICS : English Turkish

n. şiir sanatı

POETIZE : English Turkish

v. şiire dökmek, şiirleştirmek, şiir yazmak

POETRY : English Turkish

n. şiir, nazım, şiir sanatı, şiirler

POGO STICK : English Turkish

n. yaylı baston, zıp zıp

POGONO : English Turkish

pref. sakal

POGROM : English Turkish

n. katliam, kıyım, planlanmış katliam

POI : English Turkish

kesişim noktası, hatların kesiştiği nokta

POI : English Turkish

veri iletim maliyeti göstergesi (Bilgisayar)

POIGNANCY : English Turkish

n. keskinlik, dokunaklılık, acılık

POIGNANT : English Turkish

adj. keskin, yakıcı, acı, dokunaklı, etkili, delici

POIGNANTLY : English Turkish

adv. dokunaklı biçimde, etkili bir biçimde, keskince, acı olarak

POINCARE : English Turkish

n. Jules Henri (
1912), Fransız matematikçi ve bilim felsefecisi

POINT : English Turkish

n. ana fikir, nokta, husus, uç, sivri uç, oyma kalemi, puan, an, sayı, konu, mesele, anlam, amaç, neden, vurgu, özellik, etki, incelik

POINT : English Turkish

v. sivriltmek, noktalamak, bitirmek, doğrultmak, çevirmek, göstermek, işaret etmek, sivrilmek, uç vermek, çıkmak (çıban vb), doğrultmak (silah)

POINT A MORAL : English Turkish

v. hisse çıkarmak (kıssadan), kıssadan hisse çıkarmak

POINT AT : English Turkish

işaret etmek, parmakla göstermek

POINT AT ISSUE : English Turkish

tartışma konusu, söz konusu mesele

POINT BLANK : English Turkish

çok yakın geçen, yakın mesafeden yapılan, yakın menzilli, yatay olarak ateşlenen, açık, dolaysız, kesin

POINT BLANK DENIAL : English Turkish

n. kesinlikle reddetme

POINT DUTY : English Turkish

elli bir noktada yapılan polislik

POINT LACE : English Turkish

n. oya işi

POINT OF DEPARTURE : English Turkish

kalkış noktası, hareket noktası

POINT OF DESTINATION : English Turkish

n. varış noktası

POINT OF EXCLAMATION : English Turkish

n. ünlem işareti, ünlem işareti [amer.]