English Turkish
POINT OF HONOR : English Turkish
şeref meselesi
POINT OF INTEREST : English Turkish
n. ilgi konusu
POINT OF INTERROGATION : English Turkish
soru işareti
POINT OF PRESENCE : English Turkish
POP, benzersiz bir İnternet adresi olan İnternet erişim noktası (bir İnternet Servis Sağlayıcısı'nın boyutu sahip olduğu erişim noktalarının sayısı ile ölçülür)
POINT OF VIEW : English Turkish
akım
POINT OFF PLACES : English Turkish
v. nokta ile ayırmak (rakamlar), virgül ile ayırmak (rakamlar)
POINT ON : English Turkish
v. çevirmek, üzerinde toplamak
POINT OUT : English Turkish
elirtmek, dikkatini çekmek, işaret etmek, göstermek
POINT POLICEMAN : English Turkish
n. kavşak trafik polisi, belli bir noktada görev yapan polis
POINT SYSTEM : English Turkish
puan sistemi, noktalı yazı sistemi, körler için yazı sistemi
POINT TO : English Turkish
göstermek, işaret etmek, dikkat çekmek, özellikle belirtmek
POINT TO POINT : English Turkish
iki nokta arası at yarışı
POINT TO POINT PROTOCOL : English Turkish
telefon hatları ile bilgisayarları İnternet'e bağlamak için kullanılan protokol, PPP
POINT TO POINT RACE : English Turkish
n. iki nokta arası at yarışı
POINT TO POINT TUNNELING PROTOCOL : English Turkish
u protokollere dayanmayan bir dış ağ üzerinden TCP/IP veri paketlerinin transferini sağlayan protokol (dış ağa uygun bir adresle paketi işaretleyerek)
POINT UP : English Turkish
doldurmak (harç vb.), düzlemek, etkisini artırmak
POINTCAST : English Turkish
n. Amerikan şirketi, İnternet bilgisi ve haber hizmetleri sağlayıcısı (1 Mayıs 1999'da Launchpad Teknolojileri tarafından satın alındı)
POINTED : English Turkish
adj. sivri, sivri uçlu, uçlu, keskin, dokunaklı, iğneli, anlamlı, sert, kesin, isabetli, yerinde
POINTEDNESS : English Turkish
n. sivrilik, keskinlik, etkililik, iğneli olma, dokunaklılık, anlamlı olma
POINTER : English Turkish
n. işaretçi, anlamlı söz, zağar, gösterge, iğneleme, ibre, büyükayının iki büyük işaret yıldızı, ima, iğne, kinaye, av köpeği
POINTING : English Turkish
n. noktalama, gösterme, işaret etme
POINTLESS : English Turkish
adj. uçsuz, puansız, anlamsız, manâsız, saçma, yararsız, boş, amaçsız
POINTS : English Turkish
n. demiryolu makası, makas (demiryolu)
POINTSMAN : English Turkish
n. makasçı, kavşak trafik polisi
POISE : English Turkish
n. denge, duruş, havada asılı kalma, dengelilik, temkin, kendine hakim olma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani