Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
POKER WORK : English Turkish

pirogravür, kızgın demirle tahta işlemesi

POKY : English Turkish

adj. küçük, dar, ufacık, önemsiz, adi, sıkıcı, kılıksız, uyuşuk, cansız

POLACK : English Turkish

n. Polonyalı

POLAND : English Turkish

n. Polonya

POLANDER : English Turkish

n. Polonyalı yada orada yaşayan kimse

POLANSKI : English Turkish

n. bir soyadı; Roman Polanski (1933 doğumlu), Fransız asıllı Amerikalı film yönetmeni (yönettiği "Rosemary's Bebeği" adlı filmle ünlenen)

POLAR : English Turkish

n. ucay

POLAR : English Turkish

adj. kutup, kutupsal, kutupyıldızı gibi, yol gösteren, zıt, tam tersi

POLAR AXIS : English Turkish

n. kutup ekseni

POLAR BEAR : English Turkish

kutup ayısı

POLAR CIRCLE : English Turkish

kutup dairesi

POLAR FOX : English Turkish

kutup tilkisi

POLAR LIGHTS : English Turkish

kutup ışınları

POLAR SEA : English Turkish

n. kutup denizi

POLARI : English Turkish

n. 18'inci yüzyıldan beri sirk çalışanları ve tiyatro grupları arasında ve 1950'ler ve 60'larda bazı eşcinsel topluluklarca kullanılan eşsiz İngilizce argosu

POLARIMETER : English Turkish

n. polarimetre

POLARIS : English Turkish

n. Kuzey Yıldızı, Kuzey Kutbu yakınlarında görünen yıldız, kutup yıldızı

POLARITY : English Turkish

n. polarite, kutupluk, kutupların mantyetik niteliği, yoğunlaşma (düşünce)

POLARIZATION : English Turkish

n. polarizasyon, polarma, kutuplaşma

POLARIZE : English Turkish

v. polarize etmek, kutuplaştırmak

POLARIZER : English Turkish

n. polarizör, kutuplaştırıcı

POLAROID : English Turkish

n. polaroid, kutuplayıcı

POLDER : English Turkish

n. deniz seviyesinin altında ekime elverişli toprak

POLE : English Turkish

n. polonyalı, kutup, gönder, uç, karşıt uç, zıt karekterli kimse, sırık, direk, bayrak direği, yelken direği, beş metrelik uzunluk, leh

POLE JUMP : English Turkish

sırıkla atlama, yüksek atlama