Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
POLICEMAN : English Turkish

n. polis, zabıta memuru, asker karınca

POLICEMAN ON POINT DUTY : English Turkish

n. kavşak trafik polisi, belli bir noktada görev yapan polis

POLICEWOMAN : English Turkish

n. polis (kadın), kadın polis

POLICLINIC : English Turkish

n. poliklinik

POLICY : English Turkish

n. politika, siyaset, hareket tarzı, önlem, tedbir, poliçe, sigorta belgesi

POLICY ADVISER : English Turkish

n. politik danışman

POLICY MAKING : English Turkish

politika belirleyici, hareket tarzını belirleyen

POLICY OF STATE CONTROL : English Turkish

n. devletçilik

POLICYHOLDER : English Turkish

n. poliçe sahibi, poliçe hamili

POLIO : English Turkish

n. çocuk felci [tıp.]

POLIOMYELITIS : English Turkish

n. çocuk felci [tıp.], polyomiyelit [tıp.]

POLISH : English Turkish

n. polonyalı, polonya dili, cila, boya (ayakkabı), perdah, parlaklık, cilalama, parlatma, incelik, kibarlık, nezaket, lehçe

POLISH : English Turkish

adj. Polonya

POLISH : English Turkish

v. cilalamak, parlatmak, boyamak (ayakkabı), terbiye etmek, düzeltmek, perdahlamak, cilalanmak

POLISH CITIZEN : English Turkish

n. Polonya (Orta Avrupa ülkesi) vatandaşı

POLISH OFF : English Turkish

itirmek, halletmek, üstesinden gelmek, silip süpürmek

POLISH PEOPLE'S REPUBLIC : English Turkish

n. polonya halk cumhuriyeti

POLISH UP : English Turkish

iyice parlatmak, iyice cilalamak, pırıl pırıl yapmak, düzeltmek

POLISHED : English Turkish

adj. cilalı, parlak, boyanmış, gösterişli, nazik, kibar, yontulmuş

POLISHER : English Turkish

n. cilacı, perdah makinesi, perdahçı, parlatıcı, cila, vernik

POLISHING : English Turkish

adj. cila, perdah

POLISHING : English Turkish

n. cilalama, parlatma

POLISHING FILE : English Turkish

n. perdah törpüsü

POLISHING WAX : English Turkish

n. döşeme cilası, cila mumu

POLITBURO : English Turkish

n. komünist parti yönetim kurulu