Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PLUME OF CLOUD : English Turkish

n. tüy şeklinde bulut

PLUME ONESELF ON : English Turkish

öbürlenmek, övünmek

PLUME ONESELF UPON : English Turkish

v. böbürlenmek, övünmek

PLUMED : English Turkish

adj. tüylü, kuştüyü ile süslenmiş

PLUMELESS : English Turkish

adj. tüysüz, sorguçsuz

PLUMERY : English Turkish

n. tüyler

PLUMMET : English Turkish

n. çekül, zoka, tesviye ruhu, iskandil kurşunu, ağırlık, yük

PLUMMET : English Turkish

v. dimdik düşmek, dalmak

PLUMMY : English Turkish

adj. erik gibi, erik dolu, erikli, yapmacık, güzel, tok (ses)

PLUMOSE : English Turkish

adj. tüylü, tüysü

PLUMP : English Turkish

interj. pat, küt, cumburlop

PLUMP : English Turkish

n. patırtı, gümbürtü, düşme sesi

PLUMP : English Turkish

v. tombullaşmak, şişmanlatmak, semirtmek, küt diye düşmek, pat diye oturmak, küt diye bırakmak, pat diye söylemek

PLUMP : English Turkish

adj. dolgun, etli, tıknaz, tombul, etine dolgun, patavatsız, dobra, açık sözlü

PLUMP : English Turkish

adv. pat diye, küt diye, birden, patavatsızca, açıkça

PLUMP FOR : English Turkish

seçmek, oy vermek, ağır basmak, tek adaya oy vermek

PLUMP OUT : English Turkish

tombullaşmak, şişmanlatmak, semirtmek

PLUMPER : English Turkish

n. buruşturulmuş kâğıt, oy, yalan

PLUMPNESS : English Turkish

n. tombulluk

PLUMY : English Turkish

adj. tüysü, tüy gibi, tüylü

PLUNDER : English Turkish

n. yağmacılık, yağma, ganimet, avanta, çapul

PLUNDER : English Turkish

v. yağmalamak, talan etmek, soymak, çalmak

PLUNDERER : English Turkish

n. yağmacı, çapulcu, soyguncu

PLUNGE : English Turkish

n. dalış, dalma, atılma, riskli girişim, ileri fırlama (at), dalma havuzu

PLUNGE : English Turkish

v. daldırmak, batırmak, saplamak, dalmak, atılmak, batmak, düşmek, darmadağın edilmek, altüst edilmek, büyük oynamak (kumar)