English Turkish
PORTRAIT : English Turkish
n. portre, vesikalık fotoğraf, tasvir, betimleme
PORTRAITIST : English Turkish
n. portre ressamı
PORTRAITURE : English Turkish
n. portre ressamlığı, tanımlama, betimleme, tasvir
PORTRAY : English Turkish
v. portresini yapmak, tanımlamak, tasvir etmek, canlandırmak (rol), oynamak (rol)
PORTRAYAL : English Turkish
n. tanımlama, tasvir, betimleme
PORTREEVE : English Turkish
n. şehir başkanı [tar.]
PORTRESS : English Turkish
n. hamal kadın, kapıcı kadın
PORTS AND RAILWAYS AUTHORITY : English Turkish
limanlar ve demiryolları otoritesi, havaalanları limanlar ve tren hizmetlerini yöneten devlet organı
PORTSMOUTH : English Turkish
n. Portsmouth
PORTSMOUTH TREATY : English Turkish
n. Portsmouth Antlaşması, 1904'ten 1905'e kadar süren Rus-Japon savaşını sonlandıran Eylül 1905'te imzalanan barış antlaşması
PORTUGAL : English Turkish
n. Portekiz
PORTUGUESE : English Turkish
n. portekizli, portekizce
PORTUGUESE : English Turkish
adj. Portekiz
PORTUGUESE CITIZEN : English Turkish
n. Portekiz (Avrupa'nın güneybatısında bir ülke) vatandaşı
PORTUGUESE MAN-OF-WAR : English Turkish
n. Portekiz dev deniz anası, farkedilir bir mavi hava kesesi ve zehirli dokungaçları ile yüzen denizanası benzeri okyanus hydrozonu
POS : English Turkish
satış noktası, satış işlemlerini kolaylaştıran ve çoğunlukla envanter sayımına yardımcı olan bilgisayar uygulamaları
POSE : English Turkish
n. poz, kurum, tavır, yapmacık tavır, duruş, durma
POSE : English Turkish
v. poz vermek, tavır takınmak, taslamak, poz verdirmek, sormak, soru sorarak şaşırtmak
POSEIDON : English Turkish
n. Poseidon, Deniz tanrısı, tanrılar Kronos ve Rhea'nın oğlu (Yunan Mitolojisi)
POSER : English Turkish
n. numaracı, poz veren kimse, model, şaşırtıcı soru, zor soru
POSEUR : English Turkish
n. numaracı, yapmacık tavırlı tip
POSH : English Turkish
adj. şık, havalı, gösterişli, lüks
POSH ONESELF UP : English Turkish
v. havalı giyinmek, giyinip kuşanmak
POSIT : English Turkish
v. yerleştirmek, yerine koymak, farzetmek, varsaymak
POSITION : English Turkish
n. konum, yer, durum, pozisyon, duruş, görev, mevki, statü, görüş, fikir, sav
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani