Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AURISCOPE : English Turkish

n. oriskop, otoskop, kulak inceleme aleti, kulak muayene cihazı

AURIST : English Turkish

n. kulak uzmanı

AUROCHS : English Turkish

n. yaban öküzü, avrupa bizonu

AUROPHOBIA : English Turkish

n. altın korkusu, altından korkma

AURORA : English Turkish

n. şafak tanrıçası [mit.]

AURORA : English Turkish

n. doğuş, tan vakti, gün ağarması, atmosferin aydınlanması olayı (aurora australis {güney ışığı} ve aurora borealis {kuzey ışığı})

AURORA AUSTRALIS : English Turkish

güney ışıkları, güney aydınlanması, güney fecri (renkli doğal ışıkların güney bölgelerde gökyüzünde belirmesi)

AURORA BOREALIS : English Turkish

kuzey ışıkları, kuzey aydınlanması, kuzey fecri (renkli doğal ışıkların kuzey bölgelerde gökyüzünde belirmesi, kuzey bölgelerde bazen gece görülebilirler)

AURORA POLARIS : English Turkish

kutup ışığı, kutup ışıkları, geceleyin kuzey bölgeleri gökyüzünde görülen ışık grupları

AURORAL : English Turkish

adj. güneşin doğuşuyla ilgili, güneşin doğuşuna özgü, şafakla ilgili, şafağa dair; gündoğumu gibi, şafak gibi; çok aydınlık, fosforlu; kırmızımsı, kırmızı gibi

AURUM : English Turkish

n. altın (Kimya)

AUS : English Turkish

"Army of the United States (Birleşik Devletler Ordusu)", Birleşik Devletler Ordusu, Amerikan Ordusu, Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetleri

AUSCHWITZ : English Turkish

n. İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya’daki bir Nazi toplama kampı

AUSCHWITZ-BIRKENAU : English Turkish

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazileri tarafından Polonya’da oluşturulmuş bir toplama kampı

AUSCULTATE : English Turkish

v. steteskop ile dinlemek

AUSCULTATION : English Turkish

n. steteskop ile dinleme, dinleme

AUSCULTATOR : English Turkish

n. steteskopla dinleyen, oskültasyon yapan, aletle vücudu dinleyen

AUSCULTATORY : English Turkish

adj. steteskoplu dinlemeyle ilgili, oskültasyonla ilgili, aletle vücudu dinlemeye özgü

AUSLANDER : English Turkish

n. yabancı, el (Almanca)

AUSPEX : English Turkish

n. eski Roma'da papaz, eski Roma'da falcı

AUSPICATE : English Turkish

v. başlamak, başarı ve iyi şans getirmesi için belirlenmiş törenle başlamak; belirti, işaret, haberci, emare

AUSPICE : English Turkish

n. kuş falı

AUSPICES : English Turkish

n. koruma, himaye

AUSPICIOUS : English Turkish

adj. hayırlı, uğurlu, şanslı, kutlu, tâlihli, elverişli

AUSPICIOUS DAY : English Turkish

n. iyilik günü, hayır günü; faydalı gün, olumlu gün