English Turkish
REED BED : English Turkish
n. sazlık
REED BUSINESS : English Turkish
n. Reed Elsevier Group plc'nin beş kıtada bir dizi iletişim ve bilgi kanalları sağlayan işletme bölümü (dergiler, sergiler, rehberler, online medya, pazarlama hizmetleri) More: www.reedbusiness.com
REED CONSTRUCTION DATA : English Turkish
n. Reed Elsevier Group inşaat bilgisi, Reed Elsevier Group plc'nin inşaat işleri için bilgi sağlayan bölümü (kaliteli proje haberleri, bina ürün bilgileri ve uluslararası inşaat sektörü için maliyet verileri gibi)
REED ELSEVIER FINANCE BV : English Turkish
n. Reed Elsevier Group finans, Reed Elsevier Group'un finansal faaliyetler bölümü
REED ELSEVIER GROUP PLC : English Turkish
n. Reed Elsevier Group, dört çekirdek piyasada faaliyet yürüten başlıca faaliyet alanı Kuzey Amerika ve Avrupa olan ve iki ana firmanın
Reed Elsevier PLC ve Reed Elsevier NV More: www. reedelsevier.com
ortaklaşa sahip oldukları dünyanın önde gelen yayıncısı ve bilgi sağlayıcısı (Bilim & Sağlık, Hukuk, Eğitim ve Kurumlararası ticaret)
REED STOP : English Turkish
sipsi, kaval dili, jüdorg
REEDMACE : English Turkish
n. su kamışı
REEDPEN : English Turkish
n. kamış kalem
REEDPIPE : English Turkish
n. kaval, kamıştan yapılmış org borusu
REEDS : English Turkish
n. sazlık, hasır, saz demeti
REEDUCATE : English Turkish
v. yeniden terbiye etmek, yeniden eğitmek
REEDUCATION : English Turkish
n. yeniden eğitim
REEDY : English Turkish
adj. sazlık, kamış dolu, kamış gibi, kamış gibi ses çıkaran
REEF : English Turkish
n. resif, sığ kayalık, kayalık, altınlı maden damarı, camadan
REEF : English Turkish
v. camadan vurmak, ihtiyatlı hareket etmek, temkinli davranmak
REEF KNOT : English Turkish
camadan bağı, gemici düğümü
REEFER : English Turkish
n. camadancı, deniz asteğmeni, camadan düğümü, kısa kruvaze ceket, soğuk hava gemisi, soğuk hava vagonu, buzdolabı [amer.], esrarlı sigara
REEK : English Turkish
n. pis koku, kötü koku, tütme, buğu
REEK : English Turkish
v. pis kokmak, tütmek, kokmak, buğulanmak
REEKY : English Turkish
adj. pis kokulu, tüten, dumanlı
REEL : English Turkish
n. makara, bobin, makaraya sarılmış şey, çiftlerin oynadığı bir iskoç dansı
REEL : English Turkish
v. makaraya sarmak, sarmak, dolamak, dönmek, fırıl fırıl dönmek, sersemlemek, sendelemek
REEL OFF : English Turkish
makaradan çözmek, çıkrıktan geçirmek, ezberden sayıp dökmek, ezberden okumak
REEL UP : English Turkish
makaraya sarmak, sarmak, dolamak
REEVE : English Turkish
n. kasabada yüksek mevkili memur, kasaba heyeti başkanı (kanada), muhtar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani