Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
RETAIL TRADE : English Turkish

perakende satış, perakendecilik

RETAILER : English Turkish

n. perakendeci

RETAILER OF NEWS : English Turkish

n. ayaklı gazete, dedikoducu

RETAIN : English Turkish

v. alıkoymak, tutmak, elinden kaçırmamak, unutmamak, kaybetmemek, parayla tutmak

RETAIN A LAWYER : English Turkish

v. avukat tutmak

RETAINER : English Turkish

n. uşak, avukatlık avansı, avans, pey akçesi, dava takip anlaşması, yatak yuvası, kilit mandalı

RETAINING FEE : English Turkish

avans, avukatlık ücreti avansı

RETAKE : English Turkish

n. yeni çekim

RETAKE : English Turkish

v. tekrar almak, geri almak, tekrar çekmek, filmden resim çekmek, yeni çekim yapmak

RETALIATE : English Turkish

v. öç almak, intikamını almak, misilleme yapmak, aynını yapmak, aynı şekilde karşılık verilmek

RETALIATION : English Turkish

n. öç, misilleme, dişe diş

RETALIATORY : English Turkish

adj. misilleme niteliğinde, misilleme

RETARD : English Turkish

v. geciktirmek, sürüncemede bırakmak, alıkoymak, frenlemek, hızını kesmek, yavaşlatmak, gelişimini önlemek

RETARDATION : English Turkish

n. geciktirme, gecikme, alıkoyma, erteleme, engel, geciktiren şey, yavaşlama, yavaşlatma

RETARDED CHILD : English Turkish

n. gelişme engelli çocuk, zekâ özürlü çocuk

RETARDED IGNITION : English Turkish

n. geç ateşleme

RETCH : English Turkish

v. öğürmek, kusmağa çalışmak

RETELL : English Turkish

v. tekrar anlatmak, başka biçimde anlatmak, tekrarlamak

RETENTION : English Turkish

n. tutma, alıkoyma, kaybetmeme, koruma, çişini tutma, akılda tutma, hafıza, bellek, durdurma

RETENTIVE : English Turkish

adj. tutan, alıkoyucu, unutmayan, kuvvetli (hafıza), suyu tutan, nemini kaybetmeyen

RETENTIVE MEMORY : English Turkish

n. kuvvetli hafıza

RETENTIVE SOIL : English Turkish

n. nemini kaybetmeyen toprak, suyu tutan toprak

RETHINK : English Turkish

v. yeniden düşünmek, etraflıca düşünmek, tekrar düşünmek

RETHINKING : English Turkish

n. tekrar düşünme

RETICENCE : English Turkish

n. az konuşma, suskunluk, ağzı sıkılık, sır tutma, ağzını açmama