Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ROBOTISATION : English Turkish

n. otomasyon, robotize olma, makinalaşma; insanları veya birşeyleri robota dönüştürme işlemi; bir insanı iş yapma veya itaat etme konularında robot gibi hareket eder hale dönüştürme eylemi (ayrıca robotization)

ROBOTISE : English Turkish

v. robotlaştırmak, robota dönüştürmek; bir şeyi makinalaştırmak veya otomasyona çevirmek; robotların kullanılmasına adapte etmek (ayrıca robotize)

ROBOTISM : English Turkish

n. automatism, mechanical behavior

ROBOTIZATION : English Turkish

n. otomasyon, robotize olma, makinalaşma; insanları veya birşeyleri robota dönüştürme işlemi; bir insanı iş yapma veya itaat etme konularında robot gibi hareket eder hale dönüştürme eylemi (ayrıca robotisation)

ROBOTIZE : English Turkish

v. robotlaştırmak, robota dönüştürmek; bir şeyi makinalaştırmak veya otomasyona çevirmek; robotların kullanılmasına adapte etmek (ayrıca robotise)

ROBURITE : English Turkish

n. alevsiz patlayıcı

ROBUST : English Turkish

adj. dinç, dirençli, kuvvetli, güçlü, gürbüz, zorlu, çetin, kaba saba (espri)

ROBUSTA : English Turkish

n. robusta, çekirdek üreten Afrika kahve bitkisi; Afrika kahve bitkisi robusta'dan elde edilen kahve çekirdeği (esas olarak anlık/hazır kahve yapımında kullanılan); robusta bitkisinin kahve çekirdeklerinden hazırlanan/demlenen kahve

ROBUSTIOUS : English Turkish

adj. kaba saba, gürültülü

ROBUSTLY : English Turkish

adv. dinç bir şekilde, güçlü kuvvetli bir şekilde, mert yiğit bir tarzda; korkusuzca, cesurca, kahramanca, zorlu/çetin bir şekilde, kas gücü ile

ROBUSTNESS : English Turkish

n. dinçlik, sağlamlık, kuvvet

ROC : English Turkish

n. anka kuşu

ROCHELLE : English Turkish

n. bir bayan ismi

ROCHESTER : English Turkish

n. bir soyadı

ROCHET : English Turkish

n. piskopos cüppesi

ROCK : English Turkish

n. cebelitarık kalesi, cebelitarık dağı

ROCK : English Turkish

n. kaya, kaya parçası, taş, elmas, lolipop, para, dolar, sıkıntı, belâ, değerli taş, dert

ROCK : English Turkish

v. sallamak, sallanmak, sallayarak uyutmak, sarsmak, şok etmek, zorlaştırmak, sarsılmak, şok olmak, rock yapmak (dans), ırgalamak

ROCK A BOAT : English Turkish

otu sallamak, tekneyi sallamak, bir tekneyi ileri geri sallamak, teknenin sallanmasına sebep olmak

ROCK A CRADLE : English Turkish

eşik sallamak

ROCK AND ROLL : English Turkish

ock'n'roll, rock

ROCK BACK AND FORTH : English Turkish

ileri geri sallamak, ileri geri ırgalamak, ileri ve geriye doğru sallamak

ROCK BOTTOM : English Turkish

en düşük nokta, en aşağı düzey

ROCK BOTTOM PRICE : English Turkish

n. en düşük fiyat, en ucuz fiyat

ROCK BOTTOM PRICES : English Turkish

en düşük fiyatlar, en alt seviyedeki fiyatlar