English Turkish
AVOGADRO : English Turkish
n. bir soyadı; Count Amadeo Avogadro (
1856), günümüzde Avogadro Kanunu olarak bilinen hipotezi geliştirmiş olan İtalyan fizikçi ve kimyager
AVOGADRO'S LAW : English Turkish
Avogadro Kanunu; (Kimya) aynı hacimdeki gazların aynı ısı ve basınç altında eşit sayıda molekül içereceğini belirten ilke
AVOGADRO'S NUMBER : English Turkish
Avogadro Sayısı; bir gram atomdaki atomların veya bir gram moleküldeki moleküllerin sayısını belirten sayı (Kimya)
AVOID : English Turkish
v. kaçınmak, savuşturmak, sakınmak, önlemek, uzak durmak, korunmak; iptal etmek,
AVOID CONFUSION : English Turkish
kafa karışıklığını önlemek, yanlış anlaşılmayı önlemek, yanlış anlaşılmaktan sakınmak
AVOID DOING SMTH : English Turkish
v. yapmaktan kaçınmak
AVOID EXTRADITION : English Turkish
suçlunun iadesini önlemek, suçlu birinin başka bir yasal mercie (başka bir eyaletteki, başka bir ülkedeki vs) iadesini engellemek
AVOID FRICTION : English Turkish
anlaşmazlığı önlemek, ihtilaftan sakınmak, uyuşmazlığı engellemek
AVOID LIKE THE PLAGUE : English Turkish
v. vebaymış gibi sakınmak, mümkünse uzak durmak,
den ne pahasına olursa olsun kaçmak
AVOID LITTER : English Turkish
çöpten sakının, çöp atmayın, yerlere çöp bırakmayın, temiz tutun, kirletmeyin
AVOID SMB : English Turkish
v. uzak durmak
AVOIDABLE : English Turkish
adj. kaçınılır, sakınılır, iptal edilebilir
AVOIDABLY : English Turkish
adv. sakınarak, kaçınarak, engelleyerek, durdurarak
AVOIDANCE : English Turkish
n. sakınma, kaçınma, uzak durma, kurtulma; iptal
AVOIDANCE OF DIFFICULTIES : English Turkish
sorunlardan kaçınma, sorunlardan sakınma, zorlukları bertaraf etme, zorlukları savuşturma, problemleri engelleme
AVOIDANT : English Turkish
adj. negatif yönlü; sakıngan, kaçınan,
den kaçan (Tıp)
AVOIDER : English Turkish
n. kaçan, kaçınan, sakınan, savuşturan, durduran, engelleyen
AVOIDING : English Turkish
n. kaçınma, önleme
AVOIRDUPOIS : English Turkish
n. İngiliz tartı sistemi, ağırlık
AVOIRDUPOIS WEIGHT : English Turkish
İngiliz tartı sistemi
AVON : English Turkish
n. İngiltere’de bir kontluk; İngiltere’de birkaç nehrin adı; New York City merkezli Amerikan ortaklığı, kozmetik ve güzellik ürünlerinin bir doğrudan pazarlayıcısı; Fransa’da bir şehir
AVOT DE-RABBI NATHAN : English Turkish
n. ARN, büyük ihtimalle jeonemi döneminde bir araya getirilmiş ve Talmud’un kısa risaleleriyle birlikte basılmış haham metinleri
AVOUCH : English Turkish
v. doğrulamak, itiraf etmek
AVOUCHMENT : English Turkish
n. beyan, doğrulama, ikrar; bir şeyin doğruluğunu ilerin süren beyan; ileri sürme işi, iddia etme işi, doğrulama işi
AVOW : English Turkish
v. açıkça söylemek, itiraf etmek, beyan etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani