English Turkish
AVOW ONESELF : English Turkish
v. itiraf etmek, kabul etmek
AVOWAL : English Turkish
n. itiraf, doğrulama, kabul etme
AVOWED : English Turkish
adj. açık, belli, bariz
AVOWED ENEMY : English Turkish
doğrulanmış düşman, açıkça ilan edilmiş düşman, gerçek düşman
AVOWEDLY : English Turkish
adv. açıkça, alenen
AVRAHAM : English Turkish
n. bir erkek adı (İbranice); Abraham, Eski Ahit patriklerinin ilki, Isaac ve Ishmael’in babası
AVRAHAM BOOLIE YEHOSHUA : English Turkish
n. A. B. Yehoshua (1936 doğumlu), İsrailli oyun yazarı ve yazar
AVRAHAM SHLONSKY : English Turkish
(
1858) şiir editörü ve İbranice çevirmeni, ilk İsrailli yerleşimcilerden biri
AVRAHAM SHOHAT : English Turkish
(1936 doğumlu) İsrailli siyasetçi
AVRAHAM STERN : English Turkish
n. Avraham "Yair" Stern (
1942), İsrail Özgürlük Savaşçıları (Lehi) örgütünün kurucusu
AVSHALOM : English Turkish
n. bir erkek adı (İbranice)
AVSHALOM FEINBERG : English Turkish
(
1917) Nili’nin (Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Türkler ve Almanları yenmesine yardımcı olmaları amacıyla Filistin’de kurulmuş Musevi bir casus grubu) kurucusu
AVSHALOM STALACTITE CAVE : English Turkish
Avshalom Damlataş Mağarası; Kudüs dışında yer alan mağaralar
AVULSED : English Turkish
adj. kökünden sökülmüş, bir dokusu kopmuş (Tıp)
AVULSION : English Turkish
n. kökünden sökülme, kopma; kopmuş doku (Tıp)
AVUNCULAR : English Turkish
adj. amca ile ilgili, amca, amca gibi
AVUNCULAR RELATION : English Turkish
dayılık ilişkisi, dayı gibi biri veya dayı ile olan ailevi ilişki
AVUNCULATE : English Turkish
n. (Antropoloji) dayı ile yeğenin yakın ilişkisi, dayı ile dayının kız kardeşinin oğlu arasındaki yakın ilişki, ataerkil toplumlarda bir adamla erkek yeğeni (kız kardeşinin oğlu) arasındaki özel ilişki
AVUNCULUS : English Turkish
n. (Latince) annenin erkek kardeşi, dayı
AW : English Turkish
"actual weight (asıl ağırlık)", asıl ağırlık, gerçek ağırlık
AWACS : English Turkish
"Airborne Warning And Control System (Havada Uyarı ve Kontrol Sistemi)"; alçak uçuş yapan hava araçlarını saptayan hava radar sistemi; böyle bir sistemle donatılmış hava aracı
AWAIT : English Turkish
v. beklemek; hazır olmak
AWAIT APPEAL : English Turkish
temyiz beklemek (Hukuk)
AWAIT SMTH. IMPATIENTLY : English Turkish
v. merakla beklemek
AWAITING : English Turkish
adj. bekleme, belli bir zaman veya etkinlik için bir yerde bekleme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani