Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SABLEFISH : English Turkish

n. karabalık, Kuzey Amerika Pasifik Okyanusu'na özgü siyah yenilebilir bir balık

SABLES : English Turkish

n. karalar, matem giysileri

SABOT : English Turkish

n. sabo, takunya, mermi çemberi

SABOTAGE : English Turkish

n. sabotaj, kundaklama, sabote etme

SABOTAGE : English Turkish

v. sabote etmek, sabotaj yapmak, kundaklamak, baltalamak

SABOTAGE THE PEACE PROCESS : English Turkish

arış sürecini baltalamak, barış sürecini sabote etmek, barış sürecinin başarısız olmasına sebep olmak

SABOTEUR : English Turkish

n. sabotajcı, kundakçı

SABRA : English Turkish

n. (İbranice) "iğneli armut, dikenli armut", İsrail doğumlu

SABRA AND SHATILLA AFFAIR : English Turkish

Sabra ve Shatilla hadisesi, 1982 yılında İsrail'in müdahalesi olmaksızın Lübnan'daki mülteci kamplarında Falanges tarafından gerçekleştirilen toplu katliamla ilgili vaka

SABRE : English Turkish

n. kılıç, süvari kılıcı, eskrim kılıcı

SABRE : English Turkish

v. kılıçtan geçirmek, kılıçla kesmek, kılıçla vurmak

SABRE RATTLING : English Turkish

savaş tehdidi

SABRE TOOTHED : English Turkish

adj. kılıç dişli

SABRE TOOTHED TIGER : English Turkish

n. kılıç dişli kaplan, kılıca benzeyen sişi olan kaplan

SABRETACHE : English Turkish

n. bir süvarinin beline taktığı küçük deri çanta

SABULINE : English Turkish

adj. kumlu

SABULOSE : English Turkish

adj. kumlu, küçük parçacıklar içeren, küçük partiküller ihtiva eden

SABULOUS : English Turkish

adj. kumlu, böbrek kumu olan

SAC : English Turkish

n. bir zamanlar Wisconsin İllinois ve Iowa (ABD) topraklarını işgal etmiş Kuzey Amerika Kızılderilileri; bu Kuzey Amerika Yerli halkından olan kimse (ayrıca Sauk)

SAC : English Turkish

n. Sauk Kızılderililerince konuşulan Algonquian dili (ayrıca Sauk)

SAC : English Turkish

n. kese [biy.], dolmakalem pompası

SACAJAWEA : English Turkish

n. (
1812) 1804'teki batı seferlerinde Lewis ve Clark'a rehberlik eden Shoshone Kızılderilisi kadın (ABD Tarihi)

SACCADE : English Turkish

n. gözün kısa ve hızlı hareketi

SACCADIC : English Turkish

adj. sarsıntılı, sarsak, salak, düzensiz, sinirli, gergin, heyheyleri üzerinde, birden çekme veya seğirme ile karakterize

SACCATE : English Turkish

adj. kese şeklinde [biy.]