English Turkish
SAIKYO MISO : English Turkish
n. (Japonca) hafif çeşnili tatlı beyaz soya fasülyesi hamuru
SAIL : English Turkish
n. yelken, yelkenler, yelkenli gemi, denize açılma, gemi ile yolculuk, yeldeğirmeni kanadı
SAIL : English Turkish
v. denize açılmak, yelkenli ile gitmek, gemi ile yol almak, havada süzülmek, uçmak, gururla hareket etmek, yüzdürmek, uçurmak
SAIL AGAINST THE WIND : English Turkish
üzgara karşı yelken açmak, denizde rüzgara karşı gitmek, akıntıya karşı gitmek; bir tekneyi rüzgarın estiği istikametin tersine yüzdürmek
SAIL BEFORE THE MAST : English Turkish
tayfalık yapmak
SAIL CLOSE TO THE WIND : English Turkish
üzgara yakın gitmek, rüzgar istikametinde gitmek, kendini tehlikeye atmak, risk almak
SAIL IN : English Turkish
söze karışmak, girmek, dalmak
SAIL IN FULL : English Turkish
yelkenler fora yapmak, gemideki tüm yelkenler tam olarak açılmış olmak
SAIL INTO : English Turkish
dil uzatmak, lâf etmek, azarlamak, fırça atmak
SAIL PAST : English Turkish
geçmişe yelken açmak, geçmişe hareket etmek, ile seyahat etmek (bir gemi veya tekne hakkında); yumuşak ve hızlıca geçecek şekilde hareket etmek, hızlıca hareket etmek; ötesine gitmek
SAIL ROUND THE WORLD : English Turkish
dünyanın etrafında yelken açarak dolaşmak, dünya etrafında yelken açmak, dünya etrafında bir tekne ile dolaşmak
SAIL UNDER FALSE COLORS : English Turkish
aldatmak için başkasının bayrağını veya flamasını çekerek yelken açmak (korsanların başka gemileri güvende oldukları hissi vermek için yaptıkları), ikiyüzlü bir şekilde hareket etmek; aldatmak, kandırmak, numarası yapmak, yapar gibi görünmek
SAIL WITH THE WIND : English Turkish
üzgarla yelken açmak, akıntı ile gitmek; rüzgarın estiği istikamette tekneyi yüzdürmek
SAILABLE : English Turkish
adj. gemi ile geçilebilir, yüzdürülebilir, yelken açılabilir, geçilebilir; denize açılınabilir
SAILBOARD : English Turkish
n. bir yelkene tutturulmuş uzun sörf tahtası (rüzgar sörfünde kullanılan)
SAILBOARDER : English Turkish
n. rüzgar sörfçüsü, bir yelkene tutturulmuş uzun sörf tahtası üzerinde rüzgar sörfü yapan kimse, bir yelkene tutturulmuş uzun sörf tahtası üzerinde sörf yapan rüzgar sörfçüsü
SAILBOARDING : English Turkish
n. rüzgar sörfü, yelkenle donatılmış küçük bir sörf tahtası üzerinde suda sörf sporu
SAILBOAT : English Turkish
n. yelkenli
SAILCLOTH : English Turkish
n. yelken bezi
SAILER : English Turkish
n. yelkenli
SAILFISH : English Turkish
n. yelken balığı, büyük sırt yüzgeci ve uzun kılıç benzeri üst çenesi olan deniz balığı türleri
SAILING : English Turkish
n. denize açılma, gemi yolculuğu, yelken sporu, yelkencilik
SAILING BOAT : English Turkish
yelkenli
SAILING MASTER : English Turkish
n. seyir subayı
SAILING SHIP : English Turkish
yelkenli gemi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani