English Turkish
SCIENTIFIC EXCURSION : English Turkish
ilimsel gezi, bilim adına yapılan gezi
SCIENTIFIC EXPERIMENT : English Turkish
ilimsel deney, bilimsel metodlar kullanılan deney
SCIENTIFIC JOURNAL : English Turkish
ilim bülteni, belli bir alandaki bilimsel araştırmalarla alakalı aylık bülten/dergi
SCIENTIFIC METHOD : English Turkish
ilimsel metod, bilimsel araştırmayı gerçekleştirme metodu
SCIENTIFIC NOTATION : English Turkish
(Bilgisayar) bir sayının haneler şeklinde gösterilmesi ve artırılması gereken katsayısının alınması (10 tabanında)
SCIENTIFIC PHOTOGRAPHY : English Turkish
ilimsel fotoğrafçılık, bilimsel amaçlarla fotoğraf çekme
SCIENTIFIC RESEARCH : English Turkish
ilimsel araştırma
SCIENTIFIC TERMINOLOGY : English Turkish
ilimsel terminoloji, bilimlerden alınan kelime veya sözler
SCIENTIFICALLY : English Turkish
adv. bilimsel bir tarzda; bilimle alakalı olarak; metadolojik olarak, sistematik bir şekilde
SCIENTIST : English Turkish
n. bilim adamı, bilgin
SCIENTISTIC : English Turkish
adj. aşırı derecede bilimsel olmaya eğilimi olan, bilimsel prensiplere aşırı derecede adanmış
SCIENTOLOGIST : English Turkish
n. Sayntolojist, Scientology inancı müridi (L. Ron Hubbard tarafından kurulan, bireysel tatmin ve başarıyı teşvik eden)
SCIENTOLOGY® : English Turkish
n. Sayntoloji, "gerçeğin çalışması", insanın ruhsal bir varlık olduğuna ve geçmişin acı tecrübelerinden kendini kurtarması için bir insanda bulunan ruhun gücüne inanan ve kendini tanıma ve manevi tatmin yoluyla "ruhsal ve duygusal rahatlama" meydana geleceği şeklindeki bir inanç ile karakterize din felsefesi ve sistemi (1954 yılında L. Ron Hubbard tarafından Kaliforniya'da kurulan)
SCIL : English Turkish
yani, demek ki
SCILICET : English Turkish
adv. yani, demek ki
SCILLA : English Turkish
n. İtalya'nın güney kıyıları açıklarında Messina Boğazı'nda bulunan kayalık; bir canavara dönüşen ve Messina Boğazı'nda yaşayan peri (Yunan Mitolojisi)
SCIMITAR : English Turkish
n. pala, eğri kılıç
SCIMITER : English Turkish
n. pala, eğri kılıç
SCINTILLA : English Turkish
n. zerre
SCINTILLA OF EVIDENCE : English Turkish
delil zerresi, kanıt zerresi, delil parçası, kanıt parçası, delil maddesi, kanıt maddesi, ispat maddesi
SCINTILLANT : English Turkish
adj. parıldayan, ışıldayan, kıvılcımlı
SCINTILLATE : English Turkish
v. parıldamak, ışıldamak, kıvılcım saçmak
SCINTILLATING : English Turkish
adj. ileriye doğru parıltılar saçan veya gönderen; parıldayan, parlayan, ışıldayan; canlı, neşeli, hayat dolu; esprili, nüktedan, aşırı derecede zeki
SCINTILLATINGLY : English Turkish
adv. parlak bir şekilde, ışıl ışıl, zekice, akıllı bir şekilde; neşeli bir şekilde, canlı bir şekilde, hayat dolu bir şekilde
SCINTILLATION : English Turkish
n. kıvılcım saçma, parıldama, ışıldama, nükteli konuşma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani