English Turkish
SEQUENCED SIGNALS : English Turkish
irbirini takip eden sinyaller, ard arda gelen sinyaller
SEQUENCER : English Turkish
n. bir sırayı kontrol eden ve düzenleyen cihaz; daha sonra banttan çalmak için MIDI data olarak depolayan ve kaydeden sistem; proteinlerdeki amino asitlerin dizesine karar vermek için kullanılan enstrüman
SEQUENCING : English Turkish
n. sıraya koyma eylemi, art arda gelecek şekilde düzenleme; (Genetik) polimer zincirindeki monomerlerin sırasını belirleme (özellikle DNA içerisindeki nükleotidlerin)
SEQUENT : English Turkish
adj. art arda gelen, sıralı, izleyen, sonucu olan
SEQUENT OPERATION : English Turkish
sıralı operasyon,
ın sonucu olan operasyon, bir olayın hemen peşi sıra meydana gelen faaliyet
SEQUENTIAL : English Turkish
adj. seri oluşturan, sonraki, ardışık
SEQUENTIAL ACCESS : English Turkish
ardışık erişim, okuma ve erişimin herbir data parçasına sırayla erişimle sağlanabildiği ikincil hafızadan okuma metodu
SEQUENTIAL COULEUR A MEMOIRE : English Turkish
televizyon yayınları için üç başlıca standarttan biri (başlıca Fransa'da, Orta Doğu'da ve Doğu Avrupa'da kullanılan)
SEQUENTIAL COULEUR AVEC MEMOIRE : English Turkish
televizyon yayınları için üç başlıca standarttan biri (başlıca Fransa'da, Orta Doğu'da ve Doğu Avrupa'da kullanılan), SECAM
SEQUENTIAL FILE : English Turkish
ardışık dosya, verinin özel bir anahtara göre düzenlendiği ve tüm veriye erişimin dosyanın başından tarama gerektirdiği dosya
SEQUENTIAL ORDER : English Turkish
ardışık sıra, verinin belirli bir anahtara göre düzenlenmesi o kadar ki tüm verilere erişim dosyanın başından itibaren taramak suretiyle yapılmalı
SEQUENTIALITY : English Turkish
n. sıralılık, birbiri ardı sıra gelme, ardışık olma durumu; sıralı olma özelliği, devamlılık, süreklilik
SEQUENTIALLY : English Turkish
adv. sürekli bir şekilde, devamlı bir şekilde, sıralı bir şekilde, birbirini takibeden bir şekilde
SEQUESTER : English Turkish
v. ayırmak, ayrı tutmak, tecrit etmek, el koymak, haczetmek
SEQUESTER ONESELF : English Turkish
v. inzivaya çekilmek, köşesine çekilmek
SEQUESTERED : English Turkish
adj. tek başına, münzevi, dünyadan elini ayağını çekmiş
SEQUESTERED ACCOUNT : English Turkish
el konulan hesap, yetkililer tarafından menedilen banka hesabı
SEQUESTRABLE : English Turkish
adj. ayrılabilir, ayrı tutulabilir; yasal bir dava boyunca geçici olarak haczedilebilir veya dondurulabilir (Hukuk)
SEQUESTRATE : English Turkish
v. el koymak, yedi emine vermek, haczetmek, kamulaştırmak
SEQUESTRATED : English Turkish
adj. bir dava süresince geçici olarak kapatılmış/haczedilmiş (Hukuk)
SEQUESTRATION : English Turkish
n. ayırma, ayrı tutma, ayrılma, inziva, haciz, kamulaştırma
SEQUESTRATOR : English Turkish
n. bir dava sonuçlanıncaya kadar mülkiyeti geçici olarak haczeden kimse (Hukuk)
SEQUESTRATRIX : English Turkish
n. kadın hacizci, bir dava sonuçlanıncaya kadar mülkiyeti geçici olarak haczeden kadın (Hukuk)
SEQUESTRECTOMY : English Turkish
n. nekroza uğramış kemiğin ameliyatla alınması, çevreleyen sağlıklı dokudan bağımsız olan ölü doku parçasının kesilip alınması (Tıp)
SEQUESTRUM : English Turkish
n. nekroza uğramiş kemik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani