Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

SHOPLIFT : English Turkish

v. mağaza soygunculuğu

SHOPLIFTER : English Turkish

n. hırsız (dükkân), mağaza hırsızı

SHOPLIFTING : English Turkish

n. hırsızlık (dükkân), hırsızlık, dükkân hırsızlığı

SHOPMAN : English Turkish

n. satıcı, tezgâhtar

SHOPOHOLIC : English Turkish

n. alışveriş bağımlısı kimse

SHOPPER : English Turkish

n. müşteri, alışverişçi

SHOPPING : English Turkish

n. alışveriş, çarşıya çıkma, pazara çıkma

SHOPPING BAG : English Turkish

alışveriş çantası, eşyaları koymak için kullanılan özel çanta

SHOPPING BAG LADY : English Turkish

n. evsiz kadın, sokaklarda yaşayan ve sahip olduklarını alışveriş çantalarında saklayan kadın, kadın dilenci

SHOPPING CART : English Turkish

n. alışveriş at arabası, bir kimsenin içerisine malları yerleştirdiği çekmeli araba

SHOPPING CENTER : English Turkish

alışveriş merkezi

SHOPPING DISTRICT : English Turkish

n. alışveriş bölgesi, son derece çok mağazanın olması ile karakterize bölge

SHOPPING LIST : English Turkish

alışveriş listesi

SHOPPING MALL : English Turkish

alışveriş merkezi

SHOPPING PRECINCT : English Turkish

(İngiliz İngilizcesi) alışveriş merkezi

SHOPPING SPREE : English Turkish

alışveriş cümbüşü, alışveriş şenliği, mümkün olduğunca çok fazla şey satın alabilmek için mağazadan mağazaya dolaşma

SHOPTALK : English Turkish

n. iş sohbeti, işten konuşma, iş görüşmesi

SHOPWALKER : English Turkish

n. mağazada müşteriye yol gösteren görevli

SHOPWINDOW : English Turkish

n. vitrin, camekân

SHOPWOMAN : English Turkish

n. bir mağazada çalışan kadın

SHOPWORN : English Turkish

adj. dükkânda bayatlamış, dükkânda eskimiş

SHORE : English Turkish

n. sahil, deniz kıyısı, deniz kenarı, kıyı, kara, dayanak, destek, payanda

SHORE : English Turkish

v. destek olmak, desteklemek, kanıtlamak, payanda vurmak

SHORE BATTERY : English Turkish

n. sahil bataryası

SHORE LARK : English Turkish

n. ağaçlanma sınırının üzerindeki açık alanlarda ve dağlarda yaşayan passerin sınıfından tarlakuşu türü