Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SHOOK OFF THE STIGMA : English Turkish

onunla ilgili fikirleri çürütmüş, onun hakkında inanılan kötü şöhreti ortadan kaldırmış

SHOOK THE DUST FROM HIS FEET : English Turkish

kızgınlıkla ayrılmış

SHOOT : English Turkish

n. atış, atma, fışkın, vurma, vuruş, av, avlak, budak, çekim, fotoğraf çekme, ateş etme, mesafe, şiddetli akıntı, filiz, sürgün, füze fırlatma, keresteyi rendeleme

SHOOT : English Turkish

v. atmak, avlamak, vurmak, çekmek [fot.], fırlatmak, ateş etmek, öldürmek, şut çekmek, atış yapmak, çekmek, çekim yapmak, hızla geçmek, iğne yapmak, aşı yapmak, sürgün vermek, filizlenmek, yuvarlanmak (varil vb.), perdahlamak (kereste), avlanmak, fırlamak, zonklamak, sancımak, fazla gelmek (gemi safrası)

SHOOT A BULLET FROM A RIFLE : English Turkish

ir tüfekten bir mermi atmak, silahı ateşlemek, bir silahtan bir mermi ateşlemek

SHOOT A FILM : English Turkish

v. film çekmek, film çevirmek

SHOOT A GLANCE : English Turkish

göz atmak, göz gezdirmek

SHOOT A LINE : English Turkish

öbürlenmek, caka satmak, gösteriş yapmak

SHOOT AHEAD : English Turkish

ok gibi fırlamak, fırlamak, atılmak, öne geçmek

SHOOT AHEAD OF : English Turkish

v. fırlayıp geçmek, hızla geçmek, geride bırakmak

SHOOT ALONG : English Turkish

atmak, fırlatmak, göndermek, sevketmek

SHOOT AT : English Turkish

-e doğru nişan almak

SHOOT AWAY ! : English Turkish

ateş, ateş serbest, istediğin kadar ateş et, ne kadar istersen ateş et

SHOOT BACK AT ATTACKERS : English Turkish

ateşi saldırganlara çevirmek

SHOOT CRAPS : English Turkish

kreps oynamak

SHOOT DEAD : English Turkish

öldürmek, vurup öldürmek

SHOOT DOWN : English Turkish

vurup düşürmek, yıkmak (ümit), boşa çıkarmak

SHOOT DOWN AN AIRLINER : English Turkish

ir yolcu uçağına ateş edip onun parçalanmasına veya düşmesine sebep olmak

SHOOT DOWN IN FLAMES : English Turkish

ir ateş patlamasının içerisine inmek; bir tartışmayı kazanmak

SHOOT FORTH : English Turkish

sürgün vermek, filizlenmek, yeşermek

SHOOT IT OUT : English Turkish

v. çatışmaya girmek, silâhları konuşturmak, tartışmaya girmek, hırlaşmak

SHOOT MARBLES : English Turkish

misket atmak, minik yuvarlak cam gibi objelerle bir oyun oynamak, misket oynamak

SHOOT OFF : English Turkish

vurmak, ateş etmek, fırlamak, ok gibi fırlamak

SHOOT OFF ONE'S MOUTH : English Turkish

abartmak, mübâlağa etmek, yüksekten atmak, boşboğazlık etmek, patavatsızlık etmek

SHOOT ONE'S BOLT : English Turkish

son bir gayret göstermek, son gayretini kullanmak