Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SHOESTRING : English Turkish

n. bağcık, ayakkabı bağı

SHOESTRING : English Turkish

adj. ucu ucuna olan, incecik kesilmiş, az, yetersiz, perişan

SHOETREE : English Turkish

n. ayakkabı kalıbı

SHOFAR : English Turkish

n. Yahudi bayramları Rosh HaShana ve Yom Kippur esnasında ve yılboyunca diğer özel günler esnasında çalınan koç boynuzundan yapılmış boynuz

SHOGI : English Turkish

n. iki oyuncu tarafından oynanan ve satrança benzeyen Japon masa oyunu

SHOGUN : English Turkish

n. Şogın, 18 ve 19'uncu yüzyıllarda Japonya'da hüküm sürmüş babadan intikal eden askeri komutan

SHOGUNATE : English Turkish

n. Şogınlık, askeri komutanlıkla yönetilen yer, şogın hükümranlığı

SHOHAT : English Turkish

n. Avraham Shohat (1936 doğumlu), İsrailli politikacı

SHOLEM ALEICHEM : English Turkish

n. (
1916, Solomon Rabinowitz olarak doğan) Rus asıllı İbrani mizahçı, romanlar oyunlar ve kısa hikayeler yazarı (bazıları "Damdaki Kemancı" müzikalinin temelini oluşturan)

SHOLOM : English Turkish

n. bir erkek ismi (İbranice)

SHOMER HATZAIR MOVEMENT : English Turkish

Ulusal Kibbutz hareketi ile bağlantılı liberal Siyonist genç hareketi

SHOMRON : English Turkish

n. bir soyadı (İbranice)

SHONE BRIGHTLY : English Turkish

ışıldamış, parıldamış

SHOO : English Turkish

v. kovmak, yönlendirmek, kışkışlamak

SHOO : English Turkish

interj. hişt, hoşt, kış kış, pist

SHOO AWAY : English Turkish

v. kovmak, kışkışlamak

SHOO-IN : English Turkish

aşarı veya kazanmada mutlak şansa sahip olan kimse; kolay zafer

SHOOED HIM AWAY : English Turkish

onu göndermiş, onu uzaklaştırmış

SHOOK : English Turkish

n. fıçı kerestesi, fıçı malzemesi, sandık yapım malzemesi

SHOOK HANDS : English Turkish

el sıkışmış, elleri tebrik etmek için kavramış; kutlamak için elini uzatmış

SHOOK HANDS WITH : English Turkish

el sıkışmak sureti ile hoşgelmiş, kendini tanıtmış

SHOOK HANDS WITH HIM : English Turkish

onunla el sıkışmış, onun elini sıkmış

SHOOK HIS CONFIDENCE : English Turkish

ir kimsanın kendisine inanmasına son vermiş, öz güvenini sarsmış

SHOOK HIS HEAD : English Turkish

kafasını sallamış; ret manasında kafasını hareket ettirmiş

SHOOK OFF THE RESPONSIBILITY : English Turkish

kendisini mesuliyetten kurtarmış, sorumlu olmayı reddetmiş